Makabeler 1. Kitap


1. Filip'in oğlu Makedonya'lı İsken­der Kittim bölgesinden gelip Persler'in ve Medler'in Kralı Darius'u yen­di. Önceden Yunanistan Kralı olan İskender Kral Darius'un yerini aldı.

2. Birçok savaşa girişti, bir çok kaleyi ele geçirdi ve oradaki kralları öldürt­tü.

3. Böylece dünyanın uçlarına dek ilerledi, ulusları birbiri ardına yağma etti. Onun karşısında dünya susunca tutku dolu yüreği sevinçle doldu.

4. Bü­yük kuvvetler topladı, iller, uluslar ve prensler ona boyun eğip vergi verme­ye başladı.

5. Ama zamanı gelince, İs­kender yatağa düştü, öleceğini bili­yordu.

6. Gençliğinden beri birlikte bü­yüdüğü soyluları çağırdı, onlar arka­daşıydı. Sağken krallığını onların ara­sında böldü.

7. İskender on iki yıl yö­neticilik yaptıktan sonra öldü. Arka­daşları kendilerine düşen toprakları yö­netmeye başladılar.

8. İskender öldükten sonra onlar taç giydiler. 


9. Mirasçı­ları da yıllarca aynı şeyi yaptı ve dün­yada gittikçe artan kötülüklere neden oldular.

Antiyokus ve Epifanes

10. Bunlardan suçlu biri ortaya çık­tı: Kral Antiyokus'un oğlu Antiyokus Epifanes. Kendisi bir zamanlar Roma'da rehin kalmıştı. Yunanlılar'ın krallığının yüz otuz yedinci yılında* kral oldu.

(* Makabeler'in birinci kitabında geçen yıllar İ.Ö. 312 yılında başlayan Selosid takvimine göredir.)

11. O zamanlar İsrail'de di­ninden dönenler pek çok kişiyi peşin­den sürükledi. Onlar şöyle diyordu: "Gelin, çevremizdeki putperestlerle bir antlaşmaya varalım, çünkü onlar­dan ayrıldığımızdan beri yıkıma uğra­dık."

12. Bu öneriyi kabul ettiler.

13. Çok sayıda kişi istekle krala yanaştı. O da putperest geleneklerini benimsemelerine izin verdi.

14. Yeruşalim'de putpe­restler gibi spor salonu kurdular.

15. Sünnet olduklarını gizlediler, kutsal antlaşmayı terk ettiler. Dinsizliğe kul oldular ve putperestlerin görenekleri­ne uydular.

Antiyokus Epifanes Tapınağı Yağma Ediyor

16. Antiyokus egemenliğini kurduk­tan sonra, Mısır Kralı olmaya ve her iki krallığı yönetmeye karar verdi.

17. Mısır'ı büyük bir kuvvetle ele ge­çirdi. İki tekerlekli savaş arabaları, fil­ler ve büyük bir donanma onu destek­liyordu.

18. Mısır Kralı Ptolemi ile sa­vaştı. İlerleyen Antiyokus'un karşısında Ptolemi geri dönüp kaçtı ve ar­kasında çok sayıda ölü bıraktı.

19. Antiyokus Mısır'ın sağlamlaştırılmış kent­lerini ele geçirdi, ülkeyi yağma etti.

20. Mısır'ı ele geçirdikten sonra, yüz kırk üç yılında, büyük kuvvetlerle İs­rail'le Yeruşalim üzerine yürüdü.

21. Ta­pınağı küstahça işgal etti, altın sunağı ve kandili yok etti.

22. Aynı zamanda üzerinde ekmek sunulan masayı, içki taslarını, kadehleri, altın buhurdanlık­ları, tülü, taçları ve tapınağın önünde­ki altın süslemeleri ortadan kaldırdı.

23. Gümüşü, altını ve değerli taşları yok etti, gizli hazineleri bulup onlara el koydu.

24. Bulduklarının tümünü or­tadan kaldırdıktan sonra kendi ülkesi­ne döndü. Her yeri yakıp yok etti. Bu konuda küstahça ileri geri konuşuyor­du.

25. O zaman tüm ülkede İsrail için büyük yas tutuldu:

26. Yöneticilerle ileri gelenler inlediler, Genç kızlar ve erkekler zayıflaya zayıflaya eriyip gittiler, Kadınların güzelliği soldu.

27. Her güvey ağıt yaktı, Gelin gerdeğe üzüntüyle girdi.

28. Tüm ülke toprakları orada oturanlar için titredi, Yakup'un evini utanç kapladı.

29. Günler geçti, iki yıl sonra kral, haraç toplayan ordu komutanını Yahuda kentlerine gönderdi. Büyük bir kuvvetle Yeruşalim'e gelen komutan,

30. Barışçı olma izlenimini veren söz­lerle konuştu, halkın güvenini kazan­dı.

31. Sonra birdenbire kente büyük bir darbe vurdu, İsrail ulusundan çok sayıda insan öldürdü.

32. Kenti yağma edip ateşe verdiler, evleri ve etrafın­daki duvarı yıktılar.

33. Kadınlarla ço­cukları tutsak ettiler, sığırlara el koy­dular.

34. Ardından Davut Kenti'ni kuv­vetli bir duvar ve güçlü kulelerle sağlamlaştırıp kaleleri durumuna getirdi­ler.

35. Oraya suçlu kişilerden, dinin­den dönen kimselerden oluşan bir or­du yerleştirdiler. Onlar orada güçlen­diler, silah ve yiyecek depo ettiler. Yeruşalim'den yağma ettikleri malları oraya sakladılar. Kente korku kaynağı oldular.

36. Tapınak için bir tuzak kuruldu, Her zaman için İsrail'e bir düşman.

37. Tapınağın çevresinde masum insanların kanını akıttılar, Tapınağı kirlettiler.

38. Yeruşalim halkı onların yüzünden kaçtı, Artık orada yabancılar oturuyor. Yeruşalim kendi evlatlarına yabancılaştı, Çocukları onu terk etti.

39. Tapınağı bir çöl gibi ıssız oldu, Bayramları yasa dönüştü, Şabat günleri alay konusu oldu, Onuru bir kınama oldu.

40. Şimdiki utancı eski ünüyle eşitleşiyor, Ululuğu üzüntüye dönüşmüş durumda.

41. Bundan sonra kral krallığı için bir bildiri yayınladı. Bundan böyle tek bir ulus oluşturacaklarını, bunun için özel geleneklerden vazgeçilmesi gerektiğini bildirdi.

42. Tüm putperest­ler kralın bildirisine uydu.

43. Çok sa­yıda İsrailli onun inancını kabullendi, putlara kurbanlar kesti, Şabat Günü'nde saygısızca davrandı.

44. Kral, Yeruşalim'e ve Yahuda kentlerine ulaklar gönderdi, ülkeye yabancı olan gelenekleri kabullenmelerini istedi.

45. Tapınakta ateşte kurbanlar yakılma­sını, kurban kesilmesini ve dökmelik sunu sunulmasını yasakladı. Şabat gün­lerine, bayramlara,

46. Tapınağa ve kut­sal kâhinlere saygısızlık etti.

47. Putlar için tapınaklar, sunak ve türbeler ya­pıldı, domuzlar ve pis hayvanlar kur­ban edildi.

48. Erkek çocukları sünnet edilmedi, halk saflığı bozan her türlü şeye, tüm kötülüklere uydu. Onurları­nı hiçe saydılar.

49. Beklenen şey, hal­kın yasayı unutması, yasaya uyulma­sını hükümsüz kılması idi.

50. Kralın buyruğuna uymayanlara ölüm cezası verilecekti.

51. Tüm krallığına bu yolda yazılar gönderen kral, ulusu denetleyecek mü­fettişler atadı. Yahuda'nın tüm kentle­rinde arka arkaya kurbanlar kesmele­rini istedi.

52. Halkın büyük bölümü, yani, inancını değiştirip yasaya uyma­yanlar onlara uydu, böylece ülkede çok kötülük yaptılar.

53. İsrail'i sığı­naklarda saklanmaya zorladılar.


( Arapçada "Gar" kelimesi mağara, "Kehf" kelimesi sığınak anlamı taşır. İnsanları sığınaklarda yaşamaya zorlayan nedenler Kuran'ın Kehf suresinde ayrıntılı açıklanır. ) 

54. İ.Ö. yüz altmış yedi yılında, Kislev'in on beşinci günü, kral suna­ğın üzerine tiksinti ve acı veren şeyi dikti*. Yahuda'nın çevresindeki kent­lerde sunaklar kuruldu,

(*Olimpos'ta yaşayan tanrı Zeus'un simgesi.)

55. Evlerin ka­pısında ve sokaklarda buhur yakıldı.

56. Yasa ile ilgili olan ve ele geçirilen tüm kitaplar yırtıldı, yakıldı.

57. Bir ki­şide antlaşmanın bir kopyası bulunu­yorsa ya da o kişi yasaya uyuyorsa, kralın bildirisi onu ölüme mahkûm ediyordu.

58. Kuvvet onlardan yana ol­duğu için, İsrail kentlerinde buldukla­rı suçluları aylar boyunca izlediler.

59. Ayın yirmi beşinci gününde, kurba­nın yakıldığı sunağın üstünde yükse­len sunakta kurbanlar kesildi.

60. Bildiriye uyuldu ve çocuklarını sünnet etti­ren kadınlar ölüme mahkûm edildi.

61. Çocuklar annelerinin boynuna asıl­mıştı ve ev halkı ile çocukları sünnet eden kişiler de onlarla idam edildi.

62. Ama İsrail'de direnen, murdar yemeği reddetmek yürekliliğini göste­ren çok sayıda kişi de vardı.

63. Onlar, yiyecekleri yiyip pisliğe bulaşmaktansa ya da kutsal antlaşmaya saygısızlık etmektense ölümü yeğlediler ve idam edildiler.

64. İsrail'e korkunç bir öfke egemen olmuştu.

Matatiyas ve Oğulları

1. O günlerde, Yoarib soyundan bir kâhin olan Şimon oğlu, Yuhanna oğlu Matatiyas Yeruşalim'den ayrılıp Modin'e yerleşti.

2. Beş oğlu vardı, Gaddi olarak bilinen Yuhanna,

3. Tasi diye çağrılan Simon,

4. Makabe diye çağrı­lan Yahuda,

5. Avaran diye çağrılan Elazar ve Apfus diye çağrılan Yonatan.

6. Yahuda'da ve Yeruşalim'de işlenen günahları görünce,

7. O şöyle dedi: "Yazık! Ulusumun ve kutsal kentin Yıkılışına tanık olmak için doğmuşum! Kutsal kent düşmanlarına teslim edilirken, Tapınak yabancılara bırakılırken Ben yerimde oturuyorum.

8. Onun tapınağı saygınlığını yitirmiş bir adama benzedi,

9. Onun yüceliğini oluşturan tasları Ganimet olarak alıp götürdüler, Bebekler sokaklarında öldürüldü, Genç erkekler düşman kılıcıyla katloldu.

10. Onun görkemli ayrıcalıklarına ortak olmayan, yağmalanmasından faydalanmayan bir ülke var mı?

11. Tüm süs eşyaları kapanın elinde kaldı, Önceki özgürlüğü köleliğe dönüştü.

12. Gör, bak, kutsal yerimiz, güzelliğimiz, yüceliğimiz, Şimdi yıkıntıya dönüştü, Putperestler onu saygısızca kullanıyorlar.

13. Artık neyimiz kaldı ki, ne için yaşayalım?"

14. Matatiyas ve oğulları giysilerini yırttı, çula sarıldı ve büyük yas tuttu.

Modin'de Kurban Kesmenin Neden Olduğu Büyük Sıkıntı

15. Din değiştirmeyi reddedenleri de­netleyen kralın ulakları kurban kes­meleri için Modin Kenti'ne geldi.

16. Çok sayıda İsrailli onların çevresini sardı, ama Matatiyas ve oğulları bir ke­nara çekildi.

17. Kralın ulakları Matatiyas'a şöyle dediler: "Sen bu kentte bü­yük adamsın, saygı gören bir öndersin. Oğulların ve kardeşlerin seni des­tekliyor.

18. Tüm uluslar gibi, Yahuda'nın önderleri ve Yeruşalim'de sağ kalanlar gibi kralın bildirisine uy, bu­rada bu işi ilk olarak sen yap. Sen ve oğulların kralın dostları arasına ka­bul edileceksiniz. Sana ve oğullarına altın ve gümüş verilecek ve bir çok armağanlarla onurlandırılacaksınız."

19. Matatiyas sesini yükselterek şöy­le yanıtladı: "Kralın yönetiminde ya­şayan her ulus ona boyun eğip ataları­nın dinini bıraksa ve kralın bildirileri­ne uysa bile,

20. Oğullarımla, kardeşle­rimle birlikte ben atalarımızın antlaşmasına uyacağım.

21. Yasaya ve buy­ruklarına uymamaktan Tanrı bizi ko­rusun.

22. Kralın buyruklarına gelince, onlara uymayacağız: Doğru yoldan sapmayacağız, kendi dinimizden dö­nüp sağa ya da sola sapmayacağız."

23. O sözünü bitirince, kralın bildi­risine uyup Modin sunağında kurban kesmek isteyen bir Yahudi herkesin gözü önünde ilerledi.

24. Matatiyas bu­nu görünce olağanüstü bir istek ve de­rin bir coşku duydu; haklı öfkesini açığa vurdu, adamın üstüne atıldı ve onu sunağın üzerinde boğazladı.

25. Ar­dından kurban kesilmesini denetle­mek amacıyla orada bulunan kralın ulağını da öldürdü ve sunağı yıktı.

26. Yasaya karşı duyduğu istekle böyle davranması, tıpkı Salu'nun oğlu Zimri'ye karşı Pinehas'ın davranışı gibiy­di.

27. Bundan sonra Matatiyas kenti dolaştı ve yüksek sesle şöyle bağırdı: "Yasayı tüm yüreğiyle isteyip antlaş­maya bağlı olanlar gelsin ve beni iz­lesin."

28. Ardından oğullarıyla tepele­re kaçtı, tüm mal varlıklarını kentte bıraktılar.

Çölde Geçirilen Şabat Günü

29. Erdem ve adalet isteyen çok sa­yıda kişi çöle gitti ve orada kaldı.

30. Oğullarını, eşlerini, sığırlarını bir­likte götürdüler, çünkü kendilerine yapılan haksızlıklara artık katlanamıyorlardı.

31. Ama kralın bildirisini red­dedenlerin çölde saklandıkları Davut Kenti'nde, Yeruşalim'de bulunan gar­nizona ve kralın adamlarına bildirildi.

32. Kuvvetli bir asker kolu onları izle­di, onlara ulaşınca savaş safı oluştur­du ve Şabat Günü'nde onlara saldır­maya hazırlandı.

33. İlk önce onlara meydan okudular: "Artık yeter! Giz­lendiğiniz yerden çıkın ve kralın buy­ruklarına uyun, size dokunmayaca­ğız."

34. Öbürleri şöyle yanıtladılar: "Gizlendiğimiz yerden çıkmayı reddediyoruz, kralın buyruklarına uyma­yacağız ve Şabat Günü'ne saygısızlık etmeyeceğiz."

35. Bunun üzerine askerler hemen davrandılar,

36. Ama herhangi bir di­renmeyle karşılaşmadılar. Bir taş bile atılmadı, gizlenenler barikat kurma­mışlardı.

37. Yalnız şöyle dediler: "Ma­sum olarak ölelim, gökler ve yeryüzü tanık olsun, adaletsizce bizi katledi­yorsunuz."

38. Saldırı Şabat Günü'nde tamamlandı, tümü kılıçtan geçirildi. Eşleri, çocukları ve sığırlarıyla öldü­rülenlerin sayısı bini buldu.

Matatiyas 'la Arkadaşlarının Etkinlikleri

39. Matatiyas'la arkadaşları bu ha­beri duyunca, kurbanlar için acıyla yas tuttular,

40. Birbirlerine şöyle dedi­ler: "Biz de kardeşlerimiz gibi davranırsak, yaşamımızı ve kurumlarımızı savunmak için putperestlerle çarpışmayı reddedersek, bizleri de yakın bir gelecekte yeryüzünden yok edecek­ler."

41. Sonra şu karara vardılar: "Şa­bat Günü'nde bize saldırırlarsa, saldı­ran kim olursa olsun ona karşı koya­cağız. Gizlendikleri yerde ölen kar­deşlerimiz gibi bizi öldürmemeleri gerek!"

42. Ardından Hasidiyanlar'dan bir grup onlara katıldı. Onlar İsrail'in yi­ğit savaşçılarıydı. Her biri gönülden yasaya bağlıydı.

43. Baskından kaçan göçmenler onlara katıldı ve onları destekledi.

44. Silahlı kuvvetler oluş­turdular, günah işleyenleri ve inancın­dan dönenleri öfkeyle, şiddetle ceza­landırıp bir darbeyle yere yıktılar. On­ların elinden kurtulanlar güvence al­tında olmak için putperestlerin yanına kaçtı.

45. Matatiyas'la arkadaşları ülke­yi dolaşıp sunakları yıktılar.

46. İsrail sınırları içindeki sünnet edilmemiş tüm oğlan çocuklarını zorla sünnet et­tiler.

47. Birdenbire zengin olan kişileri yakalayıncaya kadar peşlerini bırak­madılar ve sürekli çabalarını başarıyla sürdürdüler.

48. Yasanın kontrolünü put­perestlerle kralların elinden zorla sö­küp aldılar ve suçluları çıkarlarından yoksun bıraktılar.

Matatiyas 'ın Vasiyeti ve Ölümü

49. Matatiyas'in günleri artık sayı­lıydı. Oğullarına şöyle dedi: "Şimdi küstahlık ve haksızlık üstün gelmiş durumda, bir kargaşa ve şiddetli öfke dönemindeyiz.

50. Çocuklarım, bu or­tamda yasaya candan bir istekle bağlı olmanız ve atalarınızın girdiği antlaş­ma için hayatınızı vermeniz gerek.

51. "Atalarımızın her kuşakta yaptıklarını anımsayın, O zaman onurlandırılacak, sonsuza dek ünlü olacaksınız.

52. İbrahim yargılandığında sadık olduğu anlaşılmadı mı, Böylece ona doğruluk sayılmadı mı?

53. Yusuf üzüntülü günlerinde yasayı uyguladı, Böylece Mısır'ın efendisi oldu.

54. Babamız Pinehas içtenliğine karşılık Antlaşma ile sonsuza dek kâhinliğe atandı.

55. Görevini yerine getiren Yeşu İsrail'in yargıcı oldu.

56. Kalev halkın önündeki tanıklığından ötürü Toprağın mirasçısı oldu.

57. Davut merhametli olduğundan Sonsuza dek sürecek bir krallığın tahtının mirasçısı oldu.

58. Yasaya olan bağlılığından ötürü İlyas göklere alındı.

59. Hananya, Azarya ve Mişael imanları sayesinde Ateşten kurtuldular.

60. Özü sözü bir olan Daniel Aslanların pençesinden kurtuldu.

61. Bakın, görün, kuşaktan kuşağa, O'na umutla bağlananlar hiçbir zaman sarsılmayacak.

62. Size gözdağı veren suçludan korkmayın, Onun yüreklilik gösterişi er geç gübre yığınına katılacak Ve kurtlara yem olacaktır.

63. O bugün yüceltilse de yarın hiçbir yerde adı geçmez, Çünkü geldiği yere, sözün kısası, toprağa dönmüştür, Çevirdiği dolaplar hiçbir işe yaramamıştır.

64. Çocuklarım, erkek gibi davranın, Yasa için yüreklilik gösterin, Çünkü yasa sizi onurlandıracaktır.

65. "İşte kardeşiniz Şimon, akıllı bir adam olduğunu biliyorum. Yaşamınız boyunca onun sözünü dinleyin. Bıra­kın da o size babalık etsin.

66. Yahuda Makabe, gençliğinden beri güçlü ve yüreklidir. Bırakın generaliniz o ol­sun, putperestlere karşı savaşı o yö­netsin.

67. Geri kalanınız yasaya uyan­ları toplasın ve ulusumuzun öcünü al­sın.

68. Putperestlerle ödeşin ve yasa­nın kurallarına içtenlikle bağlanın."

69. Sonra onları kutsadı ve atalarının yanına gömüldü.

70. Yüz kırk altı yılın­da öldü ve Modin'de atalarının meza­rına gömüldü. Tüm İsrail onun için büyük yas tuttu.

Yahuda Makabe'nin Önderliği

1. Ardından Matatiyas'ın Makabe diye bilinen oğlu Yahuda komu­tan oldu.

2. Tüm kardeşleri ve babasına bağlı olan kişiler onu destekledi, İsra­il için istekle savaştılar.

3. Ulusunun ününü arttırdı. Bir dev gibi göğüslük zırhını kuşandı, Savaş takımını hazırladı. Ardı ardına savaşlara katıldı, Kılıcıyla safları korudu.

4. Yiğitlikte bir aslan gibiydi, Avı için kükreyen bir aslan yavrusuna benziyordu.

5. Yasa tanımayanları izleyip yerlerini saptadı, Ulusunu tedirgin edenleri ateşe verdi.

6. Yasa tanımayanlar onun karşısında dehşete kapılıp utandı, Kötülük yapan herkes şaşkına döndü, Onun önderliğinde kurtarma etkinlikleri ilerledi.

7. Yaptığı işlerle pek çok krala acı, Ama Yakup'a sevinç verdi, Anısı sonsuza dek kutsanmıştır.

8. Yahuda'nın kentlerini dolaştı, Oradaki insanları tümüyle yok etti, Öfkeyi İsrail'den uzaklaştırdı.

9. Adı dünyanın öbür ucuna dek duyuldu, Yok olmak üzere olan kişileri çevresine topladı.

Yahuda 'nın İlk Başarısı

10. Apolonyus İsrail'e karşı savaş­mak üzere putperestleri ve Samiriyeden büyük bir kuvveti bir araya topla­dı.

11. Yahuda bunu duyunca gidip onu karşıladı, onu bozguna uğratıp öldür­dü. Çoğu yaralandı, geri kalanlar kaç­tı.

12. Yağma ettikleri mallara el kon­du, Apolonyus'un kılıcı Yahuda'nın eline geçti. Yahuda yaşamı boyunca bu kılıçla savaştı.

13. Yahuda'nın inanlılardan ve iyi hazırlanmış savaşçılardan oluşan bir askeri kuvvet topladığını duyunca,

14. Suriye ordusunun komutanı Seron şöyle dedi: "Yahuda'yla ve kralın buy­ruklarını hiçe sayıp onu destekleyen­lerle savaşırsam, krallıkta onurlandırılacağım ve üne kavuşacağım."

15. İsrailliler'den öç almak amacıyla kendisi­ni destekleyen tanrısızlardan oluşan güçlü bir orduyla savaşa girişti.

16. Beythoron yokuşuna varır varmaz Yahuda bir avuç kişiyle karşısına dikildi.

17. Kendilerine doğru ilerleyen büyük orduyu gördükleri zaman yanındaki­ler Yahuda'ya şöyle dediler: "Bir avuç insan olan bizler, bu denli kala­balık bir ordu ile nasıl savaşırız? Bugün bir şey yemedik ve çok yorgu­nuz."

18. Yahuda şu yanıtı verdi: "Çok sayıda kişinin bir avuç insan eliyle bozguna uğraması kolaydır, çünkü gerçekten kurtulanların az veya çok olması Tanrı için birdir.

19. Savaşta za­fer, savaşan gücün büyüklüğüne bağlı değildir, gücü veren Tanrı'dır.

20. Onlar, saygısızca ve topluluk töresine ay­kırı davranarak, yasa dışı eylemlerle bizi, eşlerimizi ve çocuklarımızı yok etmek, mallarımızı yağma etmek isti­yorlar.

21. Ama biz, yaşamak ve yasa­larımızı korumak için savaşıyoruz.

22. O gözünüzün önünde onları ezecek­tir, onlardan korkmayın."

23. Sözlerini bitirdikten sonra Seron'la kuvvetleri­ne birdenbire saldırdı, onları yendi.

24. Yahuda Seron'u Beythoron'dan aşa­ğıya, ovaya dek kovaladı. Askerler­den yaklaşık sekiz yüz kişi öldü, öbür­leri Filist ülkesine sığındı.

25. Yahu­da'yla kardeşlerinden herkes korkma­ya başladı, çevredeki uluslar dehşete kapıldı.

26. Onun adını kral bile duydu ve her ülkede Yahuda'dan ve savaşla­rından söz edildi.

Persler'e ve Yahudiye'ye Karşı Savaş Hazırlığı

27. Olayları bildiren haberler Antiyokus'u öfkelendirdi ve krallığında sa­vaş hazırlığına girişti, çok güçlü bir ordu oluşturdu.

28. Hazinesini açıp as­kerlerine bir yıllık ücret ödedi, tüm olasılıklara karşı hazırlıklı olmalarını istedi.

29. Ardından kasalarındaki para­nın tükendiğini, ilin ödediği verginin azaldığını gördü. Bunun nedeni, eski çağlardan kalma yasaları kaldırmış ol­ması, dolayısıyla ülkede baş gösteren anlaşmazlıklar ve acılardı.

30. Daha önce de olduğu gibi elindeki paranın ye­tişmeyeceğinden korkmaya başladı. Bir yandan giderleri karşılaması, öte yandan el açıklığı ve savurganlıkla bol bol verdiği armağanların parasını öde­mesi gerekiyordu. Kendisinden önce tahta oturanlara oranla çok fazla ar­mağan dağıtıyordu.

31. Gerçekten kuş­ku içindeyken, Pers ülkesine gitmeyi tasarladı. İllerden vergi alıp çok para biriktirmek istiyordu.

32. Kral ailesinden soylu bir kişi olan Lisias'ı, Fırat'tan Mısır sınırına dek kralın işlerine bakmakla görev­lendirdi.

33. Lisias kralın oğlu Antiyokus'tan da kralın dönüşüne dek sorumlu oldu.

34. Kral fillerle birlikte kuv­vetlerinin yarısını ona verdi ve izledi­ği politika konusunda onu bilgilendir­di. Özellikle Yahudiye ve Yeruşalim halkı konusunda.

35. Onlara karşı bir ordu göndermek üzere Lisias'ı görev­lendirdi. Böylece İsrail'in gücünü ve Yeruşalim'den geri kalanları ezip yok edecekti. O yerin anısını tümüyle or­tadan kaldıracak,

36. Topraklarını elle­rinden alıp yabancıların çocuklarını bu toprakların her tarafına yerleştire­cekti.

37. Kral, kuvvetlerinin öbür yarı­sı ile birlikte krallığının başkenti An­takya'dan yüz kırk yedi yılında yola çıktı. Fırat Irmağı'nı geçerek yukarı­daki illere doğru ilerledi.

Gorgiyas ve Nikanor Suriye Ordusunu Yahudiye'ye Getiriyor

38. Lisias Dorimenes oğlu Ptolemiyi ve kralın dostları arasında saygın kişiler olan Nikanor'la Gorgiyas'ı seçti.

39. Kralın buyurduğu gibi Yahuda ülkesine saldırıp her tarafını yıkmak için onların buyruğuna kırk bin yaya, yedi bin atlı asker verdi.

40. Tüm kuvvetler yola koyuldu ve ovada, Emmaus çevresinde kamp kurdu.

41. Kim olduklarını öğrenen ilin tüccarları kam­pa geldi. Beraberlerinde çok sayıda altın, gümüş ve zincirler getirdiler, İsrailliler'i köle olarak satın almayı öner­diler. Suriye'den ve Filist ülkesinden bir asker grubu onlarla beraber gel­mişti.

42. Yahuda'yla kardeşleri duru­mun gittikçe daha kötüye gittiğini ve orduların kendi topraklarında konak­ladığını gördü. Kralın, ulusların tü­müyle yok olmasını buyurduğunu bi­liyorlardı.

43. Bunun üzerine birbirleri­ne şöyle dediler: "Ülkemizin yıkıntı­larını onaralım ve ulusumuzla tapına­ğımız için savaşalım."

44. Savaşa ha­zırlanmak, dua edip merhamet ve ba­ğışlanma dilemek için uluslarını bir araya topladılar.

45. Yeruşalim'de kimse oturmuyordu, orası çöle dönmüştü, Çocuklarından dışarıya çıkacak ya da içeriye girecek kimse kalmamıştı. Tapınak ayaklar altında çiğneniyordu, Kalede yabancı soydan kimseler vardı, Artık orada putperestler oturuyordu. Yakup için artık sevinç yoktu, Flüt ve kırk telli kanuna benzer çalgı susmuştu.

Yahudiler Mispa 'da Bir Araya Toplanıyor

46. Bir araya geldikten sonra Yeruşalim'in karşısındaki Mispa'ya gitti­ler. Çünkü Mispa geleneksel olarak İsrailliler'in dua ettikleri bir yerdi.

47. O gün oruç tutup çula sarındılar, başlarını külle örtüp giysilerini yırttı­lar.

48. Putperestler kendilerine yol gös­terilmesi için düzmece tanrıların bi­çimlerine başvurdu; oysa onlar Yasa Kitabı'nı açtılar.

49. Ardından kâhin giy­silerini, meyvelerden aldıkları ilk ürü­nü ve gelirlerinin onda birini ortaya getirdiler, ant içen ve süreleri dolan kişileri sıraya koydular.

50. Sonra ses­lerini göğe doğru yükseltip şöyle ba­ğırdılar: "Bu kişilere ne yapacağız, onları nereye götüreceğiz?

51. Kutsal bölgen ayaklar altında ezilip kirletildi, kâhinler utançlarından yas tutuyor

52. Ve şimdi putperestler bizi yok et­mek için birleştiler. Bizler için neler tasarladıklarını biliyorsun.

53. Sen bize yardım etmezsen nasıl onlara karşı koyabiliriz?"

54. Ardından boruları çal­dılar ve büyük bir çığlık attılar.

55. Bundan sonra Yahuda ulusuna önderler atadı. Bu önderler bin, yüz, elli veya on kişiyi yönetecekti.

56. Yasaya uyarak ev yapanların, evlenmek üzere olanların, üzüm bağı dikenlerin ya da korkanların evlerine dönmeleri­ni söyledi.

57. Sonra askerî birlikler ilerledi, Emmaus'un güneyinde bir yer tuttu.

58. Yahuda onlara şöyle dedi: "Silahınıza sarılın, yiğit olun! Sabah­leyin bize karşı toplanan putperestler­le çarpışmaya hazır olun. Onlar bizle­ri ve tapınağımızı yok etmek istiyor.

59. Ulusumuzun ve kutsal tapınağımı­zın yok olduğunu görmektense, sa­vaşta ölmek bizim için daha iyidir.

60. Tanrı ne buyurursa, o olacaktır."

Emmaus Savaşı

1. Gorgiyas beraberindeki beş bin yaya asker ve seçilmiş bin atlı as­kerle birlikte geceleyin yola çıktı.

2. Amacı, Yahudiler'in tuttuğu yere saldırmak, onlara beklenmedik bir darbe vurmaktı. Kaledekiler onlara yol gös­teriyordu.

3. Yahuda bunu duyunca, Emmaus'ta kralın kuvvetlerine saldırmak için savaşçılarıyla birlikte ilerledi.

4. Sa­vaşan askerler kamptan uzaklaştıktan sonra saldırıya geçmek istiyordu.

5. Bu durumda, Gorgiyas Yahuda'nın kam­pına varınca orada kimseyi bulamadı. Yahudiler'i dağlarda aramaya başla­yıp şöyle bağırdı: "Onlar bizden kaçı­yor."

6. Gün doğarken Yahuda'yla üç bin savaşçı ovadaydı, ancak savaşçı­ların diledikleri kadar zırhları ve kı­lıçları yoktu.

7. Bulundukları yerden put­perestlerin kampını, düşman saldırısı­nı karşılayıp savaşmak için yaptıkları hazırlıkları ve çevredeki atlı askerleri görebiliyorlardı. Onların savaştan an­ladıkları belliydi.

8. Yahuda savaşçılarına şöyle dedi: "Onların kalabalık oluşu sizi kaygı­landırmasın, saldırırlarsa korkmayın!

9. Firavunun ordusuyla atalarımızı na­sıl izlediğini ve atalarımızın Kızıldeniz'de nasıl kurtulduğunu anımsayın.

10. Şimdi de Tanrı'ya bizi bağışlaması, atalarımızla yaptığı antlaşmayı anım­saması ve bugün karşılaştığımız bu or­duyu yok etmesi için yalvaralım.

11. O zaman tüm uluslar İsrail'i kurtaran ve özgür kılan biri olduğunu kuşkusuz bi­lecektir."

12. Yabancılar yukarıya bakıp onla­ra doğru ilerleyen Yahudiler'i görün­ce, savaşmak üzere kamptan dışarı çık­tı.

13. Yahuda'nın savaşçıları boru çal­dı

14. Ve onlarla savaşmaya başladı. Put­perestler yenilip ovaya doğru kaçma­ya başladılar.

15. Arkada kalanlar kılıç­tan geçirildi. Kaçanları İdumea, Azotus, Yamniya ovalarına ve Gazar'a dek kovaladılar. Düşman yaklaşık üç bin kişi kaybetti.

16. Yahuda kovalayışa son verdi ve savaşçılarıyla geri döndü.

17. Halka şöy­le dedi: "Yağmayı unutun, çünkü kar­şımızda yeni bir savaş var.

18. Gorgiyas ve kuvvetleri şimdiye dek dağlar­da ve bizden çok uzakta değil. İlk ön­ce düşmanımıza karşı koyun, onlarla savaşın, sonra düşmandan istediğiniz kadar mal alırsınız."

19. Yahuda sözle­rini bitirirken dağ başında bir düşman askerî devriyesi göründü.

20. Askerî dev­riye, kendi kuvvetlerinin yenildiğini ve kamplarının ateşe verildiğini gö­rünce, -çünkü duman iyice görülüyor ve olan bitenleri onlara anlatıyordu-

21. Paniğe kapıldı. Yahuda'nın kuvvet­lerini ovada savaşa hazır durumda gö­rünce

22. Hepsi Filist topraklarına kaçtı.

23. Ardından Yahuda kampı yağmala­dı, büyük miktarda altın, gümüş ele geçirdi. Mor ve erguvani renkte ku­maşlar, çok sayıda değerli eşya alındı.

24. Geri dönerken Yahudiler Tanrı'ya ezgilerle övgüler sundular: "Çünkü O yardımseverdir ve O'nun merhameti sonsuza dek sürer."

25. O gün İsrail olağanüstü kurtuluşa tanık oldu.

Lisias'ın İlk Savaşı

26. Yabancılardan kaçabilenler Lisias'a olan biteni anlattı.

27. Bu haber­ler Lisias'ı sarstı ve kaygılandırdı. Çün­kü İsrail'de işler umduğu gibi gitme­mişti, elde edilen sonuçlar kralın buy­ruklarına hiç uymuyordu.

28. Bir yıl son­ra Lisias seçkin altmış bin yaya asker ve beş bin atlı asker topladı. Amacı Yahudiler'i etkisiz duruma getirmek­ti.

29. İdumea'ya girdiler, Beytsur'u ken­dilerine üs yaptılar. Orada Yahuda on bin kişiyle onları karşıladı.

30. Onların askerî gücünü görünce Yahuda şöyle dua etti: "İsrail'in kutsanmış kurtarı­cısı, sen ki kulun Davut'un eliyle Fi­list şampiyonunun gücünü darmada­ğın ettin, onların kampını Saul'un oğ­lu ve silah taşıyıcısı Yonatan'ın ege­menliğine bıraktın.

31. Senin ulusun olan İsrail'in onların saldırısını yenil­giye uğratmasını sağla. Kuvvetlerin­den ve atlı askerlerinden utansınlar.

32. Onların yüreksiz olmasını sağla, ken­dilerine olan güvenleri sarsılsın. Boz­guna uğrayınca sersemlesinler.

33. Seni sevenlerin kılıcıyla yenilsinler. Böy­lece senin adını şükranla ananlar ulu­luğunu övecektir."

34. Her iki tarafın savaşçıları vuruş­tu, göğüs göğüse çarpışmalarda Lisi­as'ın kuvvetlerinden beş bin asker öl­dü.

35. Ordusunun yenildiğini, Yahu­da'nın savaşçılarının yürekliliğini ve askerlere yaraşır biçimde yaşamaya veya ölmeye hazır olduklarını görün­ce, Lisias Antakya'ya çekildi. Yahudiye'yi daha büyük bir güçle ele ge­çirmek amacıyla orada paralı askerler topladı.

Tapınağın Arıtılması ve Adanması

36. Ardından Yahuda'yla erkek kar­deşleri şöyle dediler: "Artık düşman­larımızı yendik, şimdi de gidip tapı­nağı arıtalım ve adayalım."

37. Bu söz­lerin ardından ordunun önüne geçip hep birlikte Siyon Dağı'na çıktılar.

38. Orada tapınağın çöle dönüştüğünü, sunağa saygısızlık edildiğini, kapıla­rın yakıldığını gördüler. Avlularda san­ki bir ormanda ya da dağda yetişircesine otlar bitmiş, ambarlar tümüyle ya­kılmıştı.

39. Giysilerini yırtıp acı içinde yas tuttular, başlarına küller döktüler.

40. Yüzükoyun yattılar, boru sesi işaret verince yüksek sesle Tanrı'ya seslendiler.

41. Yahuda askerlerine, kendisi ta­pınağı arıtıncaya kadar kaledeki gar­nizonla savaşmaları için buyruk verdi.

42. Sonra yasaya tümüyle uyan kâhin­leri seçti.

43. Onlar tapınağı arıtacak, tik­sinti uyandıran taşları arıtılmamış ye­re taşıyacaklardı.

44. Kurbanların su­nulduğu saygısızca kullanılmış olan sunağa ne yapacakları konusunda tar­tıştılar.

45. Yerinde bir kararla sunağı yıkmayı uygun gördüler. Böylece put­perestlerin saygısızlık ettiği sunak on­ların utancına utanç katmayacaktı. Su­nağı yıktılar,

46. Taşları tapınağın bu­lunduğu tepede uygun bir yere koydu­lar. Bu konuda bir peygamber gelince bu taşlarla ne yapılacağını kendilerine bildireceğine karar verdiler.

47. Yasa­nın buyurduğu gibi, baltayla kesilme­miş taşlar alıp eskisinin hizasında yeni bir sunak yaptılar.

48. Kutsal yeri ve tapınağın içini onardılar, avlularını arıttılar.

49. Yeni kutsal taslar yaptılar, kandilliği, buhur sunağını ve masayı tapınağın içine koydular.

50. Sunakta bu­hur yaktılar, kandilliğin üzerindeki kan­dilleri yaktılar. Böylece tapınağın içi aydınlandı.

51. Masanın üzerine ekmek somunlarını koydular, perdeleri asıp tüm işleri bitirdiler.

52. Kislev'de, dokuzuncu ayın yir­mi beşinde, yüz kırk sekiz yılında gün doğarken kalktılar.

53. Kurban sunmak için yaptıkları yeni sunakta yasa uya­rınca kurban kestiler.

54. Kanuna ben­zer çalgıların, arpların ve büyük zille­rin eşliğinde sunak adandı. Bu iş, put­perestlerin sunağa saygısızlık ettikleri tarihte, yani yılın aynı zamanında ve aynı gününde yapıldı.

55. Halk yüzüko­yun yatıp tapındı, başarılarını gerçek­leştiren Tanrı'yı pek çok övdü.

56. Sunağın adanmasını sekiz günde kutla­dılar, sevinçle kurban kestiler, hep birlikte kurban sunup Tanrı'ya şükret­tiler.

57. Tapınağın ön kısmını altından taçlarla ve kabartmalarla süslediler, kapılarla ambarları onarıp yeni kapı­lar yaptılar.

58. Halkın sevinci sonsuz­du, çünkü putperestler yüzünden artık kınanmayacaklardı.

59. Yahuda, erkek kardeşleri ve tüm İsrail halkı, her yıl uygun mevsimde, Kislev ayının yirmi beşinden başlayarak, sekiz gün süre­cek şenliklerle ve sevinçle sunağın adanması günlerinin kutlanmasına ya­sal olarak karar verdi.

60. Sonra Siyon Dağı'nın çevresine yüksek duvarlar, kuleler yaptılar. Böy­lece geçmişte olduğu gibi putperestle­rin gelip onların hakkını yemelerini önlemiş oluyorlardı.

61. Yahuda oraya dağı koruyacak bir garnizon bıraktı. Ayrıca halka İdumea'ya karşı bir kale vermek amacıyla Beytsur'u da güç­lendirdi.

İdumealılar 'a ve Ammonlular 'a Açılan Savaş

1. Çevredeki ülkeler, sunağın yeni­den yapıldığını, tapınağın onarıl­dığını duyunca çok öfkelendi.

2. Arala­rında yaşayan Yakup'un soyunu yok etmeye karar verdiler. Yahudi vatan­daşlarını öldürmeye ve kovmaya baş­ladılar.

3. Yahuda, İdumea'da Esav'ın oğul­larıyla savaştı, Akrabatene bölgesinde İsrailliler kuşatma altındaydı. Yahuda onları büyük yenilgiye uğrattı ve her şeyi yağma etti.

4. Yahuda Beanoğulları'nın kötülüğünü anımsadı. Yollarda pusu kurup halka gözdağı veriyor, tu­zağa düşürüyorlardı.

5. Onları kendi ül­kelerinde ele geçirdi ve kuşattı, onlara engel olmaya ant içti, kulelerini ateşe verdi ve tüm kuleler içindekilerle be­raber yandı.
6. Ardından Yahuda Ammonlular'a doğru ilerledi, Timoteus'un önderliğindeki büyük savaş gücüy­le ve çok sayıda insanla karşılaştı.

7. On­larla bir çok savaşlar yaptı, onları yendi ve hepsini öldürdü.

8. Yazer'i ve çevredeki köyleri ele geçirdikten son­ra Yahuda Yahudiye'ye çekildi.

Galile ve Gilat'ta Savaşların Başlaması

9. Gilat'taki putperestler, toprakla­rında yaşayan İsrailliler'i yok etmek için birleştiler. Ama onlar Datema Kalesi'ne sığındılar. Yahuda'yla erkek kardeşlerine şu mektubu gönderdiler:

10. "Çevremizdeki putperestler bizi yok etmek için birleştiler,

11. Sığındığımız kaleye saldırmaya hazırlanıyorlar. Kuv­vetlerinin komutanı Timoteus'tur.

12. Tez elden gelin ve bizi onların pen­çesinden kurtarın, çünkü büyük ka­yıplar verdik.

13. Tov yöresinde yaşa­yan tüm vatandaşlarımız öldürüldü, kadınlar ve çocuklar tutsak oldu, mal­larına el kondu, yaklaşık olarak bin kişilik kuvvet yok edildi."

14. Bu mektup okunurken, Galileden gelen giysileri yırtılmış ulaklar da aynı haberleri bildiriyorlardı:

15. "Ptolemais, Sur ve Sayda halkı bizi yok etmek için Galile'deki tüm putperest­lerle güç birliği yaptılar!"

16. Yahuda ve halkı bunu duyunca, düşmanın sal­dırısına uğrayan ve baskı altında olan vatandaşları için neler yapılabileceği­ni görüşmek üzere büyük bir toplantı yapıldı.

17. Yahuda kardeşi Simon'a şöyle dedi: "Askerlerinle birlikte Galile'ye git ve vatandaşlarını kurtar. Ben de kardeşim Yonatan'la birlikte Gilat'a gideceğim."

18. Zekeriya oğlu Yusuf'u ve halkın önderi Azarya'yı ordunun geri kalan kısmı ile Yahudiye'yi korumaları için orada bıraktı ve onlara şöyle buyurdu:

19. "Bu insanla­rın sorumluluğunu üzerinize alın ve biz geri dönünceye dek putperestlerle savaşmayın."

20. Galile için Simon'a üç bin kişi, Gilat için Yahuda'ya se­kiz bin kişi verildi.

Galile ve Gilat Savaşları

21. Simon Galile'de ilerledi, putpe­restlerle birçok savaşlar yaptı ve kar­makarışık bir durumda geri çekilme­lerini sağladı.

22. Onları Ptolemais ka­pısına dek kovaladı, yaklaşık üç bin kişi öldü. Simon onların mallarını yağ­ma etti.

23. Galile ve Arbatta'daki Yahudiler'i, eşlerini, çocuklarını ve tüm mallarını alarak onlarla birlikte Yahu­diye'ye döndü. Bu olay büyük sevin­ce neden oldu.

24. Bu arada Yahuda Makabe, kar­deşi Yonatan'la Ürdün Irmağı'nı geç­ti, çölde üç gün yürüdü.

25. Orada Nabatalılar'la karşılaştılar. Onlarla an­laştılar ve Gilat'ta kardeşlerinin başı­na gelenler kendilerine bildirildi.

26. Nabatalılar'ın söylediğine göre çoğu Bosra'da, Bosor'da, Alema'da, Kasfo'da, Maked'de ye Karnayim'de kuşatıl­mıştı. Buraları güçlendirilmiş büyük kentlerdi.

27. Öbürleri Gilat'ın çeşitli kentlerinde gözaltına alınmıştı. Düş­man, ertesi gün saldırıya geçip bu ka­leleri ele geçirmeyi ve içindeki tüm insanları bir günde yok etmeyi tasarlı­yordu.

28. Yahuda ve ordusu tez elden çöl yolundan Bosra'ya döndü, kenti ele geçirdi. Tüm erkekleri kılıçtan geçir­di, kenti yağmalayıp ateşe verdi.

29. Geceleyin oradan ayrıldılar, kaleye va­rıncaya dek ilerlediler.

30. Gün doğar­ken, büyük bir kalabalığın kaleyi ele geçirmek amacıyla merdivenler yer­leştirdiğini ve ön hazırlıklara giriştiği­ni gördüler. Saldırı yeni başlıyordu.

31. Saldırının başladığını ve savaş çığ­lıklarının boru sesleriyle ve büyük bir gürültüyle birlikte göklere yükseldiği­ni gören Yahuda,

32. Ordusundaki as­kerlere şöyle dedi: "Bugün savaşmalısınız, vatandaşlarınız için savaşın."

33. Orduyu üçe bölüp üç komutanın buyruğuna verdi. Boru sesleri ve yük­sek sesle okunan dualarla birlikte düş­manın arka tarafına doğru ilerledi.

34. Timoteus'un kuvvetleri Makabe'yi tanıyıp onun önünden kaçtı. Makabe onları büyük bir yenilgiye uğrattı. O gün yaklaşık sekiz bin kişi öldü.

35. Ar­dından Alema'ya doğru yöneldi, ken­te saldırıp ele geçirdi. Erkekleri öl­dürdü, kenti yağma edip ateşe verdi.

36. İlerleyerek Kasfo'yu, Maked'i, Bosor'u ve Gilat'ın öbür kentlerini de ele geçirdi.

37. Tüm bu olaylardan sonra, Timoteus başka bir ordu toplayıp vadinin ucunda, Rafon'un karşısında kamp kurdu.

38. Yahuda, kampı incelemeleri için adamlar gönderdi. Onlar geri dö­nünce şöyle dediler: "Çevremizdeki tüm putperestler onunla birlikte, çok kalabalık bir ordu oluşturuyorlar.

39. Ye­dek olarak ücretli Arap askerleri var. Vadinin en ucunda kamp kurdular ve sana saldırmaya hazır durumdalar." Bunun üzerine Yahuda onlarla savaş­mak için ilerledi.

40. Yahuda'yla askerleri kanala yak­laşırken, Timoteus ordusunun komu­tanlarına şöyle dedi: "Kanalı ilk önce o geçerse ona karşı koyamayız, çünkü bizden daha güçlü olacak.

41. Ama kor­kup suyun öbür tarafına kamp kurar­sa, karşıya geçeriz ve o zaman daha güçlü oluruz."

42. Kanala varınca Yahu­da ordunun yazıcılarını kanal boyun­ca yerleştirdi ve onlara şöyle buyur­du: "Kimsenin çadır kurmasına izin vermeyin, herkes savaşacak!"

43. Kendi­si herkesten önce karşıya, düşman tara­fına geçti ve hepsi onu izledi. Onların önünden kaçan putperestler zırhlarını parçaladı, sığınmak için Karnayim'in kutsal yörelerine kaçtı.

44. Yahudiler ilk önce kenti ele geçirdi, ardından yöre­yi ateşe verdi. Böylece Karnayim yıkıl­dı. Düşman Yahuda'ya daha fazla kar­şı koyamadı.

45. Ardından Yahuda, Gilat'ta yaşa­yan tüm İsrailliler'i, en önemsizinden en büyüğüne dek, eşleri, çocukları ve malları ile birlikte topladı. Olağanüstü bir topluluk oluşturdu, onları Yahudiye'ye götürmek üzere yola çıktı.

46. Yo­lun her iki tarafını kaplayan güçlü bir kent olan Efron'a vardılar. Kentin sa­ğından ya da solundan geçmek olanak­sızdı, onun için kentin içinden geçmek istediler.

47. Ama kent halkı geçmeleri­ne izin vermedi ve kapılara taşlarla ba­rikat kurdu. Yahuda onlara uzlaştırıcı bir haber gönderdi:

48. "İzin verin de ül­kenizden geçip kendi ülkemize vara­lım. Kimse size kötülük etmeyecek, biz sadece kentten geçmek istiyoruz." Ama kapıları açmadılar.

49. O zaman Yahuda saflara verdiği buyrukla herke­sin olduğu yerde durmasını istedi.

50. Savaşçılar yerlerini aldı. Yahuda ge­ce gündüz sürekli olarak kente sal­dırdı, sonunda kent teslim oldu.

51. Tüm erkekleri kılıçtan geçirdi, kenti yerle bir edip yağmaladı ve ölülerin cesetleri üzerinden yürüyerek kenti geçti.

52. Ardından Yahudiler Ürdün Irmağı'nı geçerek Beytşean'ın karşısındaki büy­ük ovaya vardılar.

53. Yahuda yol bo­yunca arkada kalan kişileri toparladı ve halkı yüreklendirdi. Ülkelerine va­rıncaya dek bu durum süregeldi.

54. Se­vinç ve mutlulukla Siyon Dağı'na çık­tılar, hiç bir kayıp vermeden sapasağ­lam geri döndükleri için kurban kes­tiler.

Yamniya'da İşlerin Ters Gitmesi

55. Yahuda'yla Yonatan Gilat ülkesindeyken, kardeşi Simon da Galilede Ptolemais'in önündeyken,

56. Ordu­nun komutanları olan Zekeriya oğlu Yusuf ve Azarya onların yiğitliğini ve savaştaki başarılarını duyup

57. şöyle dediler: "Biz de ünlü olmak için çev­remizdeki uluslarla savaşalım."

58. Son­ra komuta ettikleri askerlere ilerleme­yi buyurdular ve Yamniya'nın üstüne yürüdüler.

59. Ama Gorgiyas onlarla savaşmak üzere askerleriyle birlikte kentten dışarı çıktı,

60. Yusuf'la Azar­ya yenildiler ve Yahudiye'nin sınırla­rına kadar izlendiler. O gün yaklaşık olarak iki bin İsrailli yaşamını yitirdi.

61. Böylece onlar için işler ters gitti, çünkü Yahuda'yla kardeşlerinin söz­lerini dinlemeyip kendi yiğitliklerine güvendiler.

62. Onlar, İsrail'i kurtar­makla yükümlü olan aileye ait değil­lerdi.

63. Ama yiğit Yahuda'yla erkek kar­deşlerinin adları tüm İsrail'de ve adla­rını duyan tüm uluslarca onurlandırı­lıyordu.

64. Onları alkışlamak amacıyla insanlar çevrelerinde toplanıyordu.

İdumea ve Filist Ülkesinde Elde Edilen Başarılar

65. Yahuda, güneydeki ülkede yaşayan Edomlular'la savaşmak üzere erkek kardeşleriyle yola çıktı. Hevron'a ve çevresindeki köylere saldır­dı, yöreyi güçlendirmek için alınan savunma önlemlerini yerle bir etti ve yöreyi kuşatan kaleleri ateşe verdi.

66. Ardından Yahuda Filistliler'in ül­kesine ilerledi ve Marisa'dan geçti.

67. O günkü savaşta ölenler arasında bazı kâhinler de bulunuyordu. Savaşa katılmakla cesaretlerini kanıtlamak is­temişler, delicesine bir cesaretle tehli­keli bir işe atılmışlardı.

68. Sonra Ya­huda, Filist'in bir bölgesi olan Azotus'a yöneldi. Onların sunaklarını yık­tı, tanrılarının yontularını ateşe verdi ve Yahuda ülkesine çekildi. Onların kentlerini tümüyle yağmalamıştı.

Antiyokus Epifanes'in Sonu

1. O sırada Antiyokus yukarı illerin­de ilerliyordu. Pers ülkesinde Elimayis adında bir kent bulunduğunu, bu kentin zenginliği, gümüşü ve altını ile ün saldığını duymuştu.

2. Bu kentin çok zengin tapınağında, Grekler'in ilk yöneticisi olan Makedonya Kralı Filip'in oğlu İskender'in bıraktığı altın zırhlar, göğüslük zırhları ve silahlar bulunduğunu da duymuştu.

3. Antiyo­kus kenti ele geçirip yağma etmeye çalıştı, ama başarıya ulaşamadı, çün­kü vatandaşlar onun tasarılarını öğ­rendiler.

4. Güçlü bir direnişle karşıla­şan Antiyokus geri dönüp çekildi, hayalkırıklığı içinde Babil'e doğru yola çıktı.

5. Ama daha Pers ülkesindeyken Ya­huda ülkesine saldıran orduların ye­nilgiye uğradıklarını öğrendi.

6. Özel­likle Lisias'ın büyük bir orduyla iler­lediğini, ancak geri dönmek zorunda kaldığını ve Yahudiler'den kaçtığını duydu. Onlar da, dağıttıkları orduların silah ve gereçleriyle, yağmaladıkları mallarla güçlenmişlerdi.

7. Yeruşalimdeki sunağın üstüne dikilen tiksinti veren şeyi yıkmışlardı ve geçmişte ol­duğu gibi tapınağın çevresine yüksek duvar yapmışlardı. Beytsur'un savun­masını da güçlendirmişlerdi.

8. Bu haberleri duyan kral çok şa­şırdı ve sarsıldı. Kendini yatağa attı. Bütün umudu boşa çıktığından onu bir uyuşukluk kapladı, çünkü işler ta­sarladığı gibi yürümemişti.

9. Birçok gün böyle kaldı, sık sık yinelenen me­lankoli krizleri geçiriyordu. Sonunda ölmek üzere olduğunu anladı.

10. Ardından tüm dostlarını çağırıp onlara şöyle dedi: "Gözlerime uyku girmiyor ve kaygı yüreğime yılgı veriyor.

11. Ken­di kendime sordum, ben ki en canlı, dopdolu çağımda eli açık ve sevilen bir kişiydim; nasıl oluyor da böyle bir yıkıma sürüklendim, sürekli ve selli yağmura tutuldum?

12. Ama şimdi Yeruşalim'de işlediğim suçu anımsıyo­rum, oradaki tüm gümüş ve altın kap­lara el koydum. Hiç bir nedeni olma­dan Yahuda halkının yok edilmesini buyurdum.

13. İnanıyorum ki, bu ne­denle bu acılarla karşılaştım ve ya­bancı bir ülkede melankoli nedeniyle ölüyorum."

14. Sonra dostlarından biri olan Filip'i çağırdı ve onu tüm krallığının yö­neticisi yaptı.

15. Tacını, resmi giysisi­ni ve mührünü ona emanet etti. Ancak oğlu Antiyokus'u yetiştirmesini ve tah­ta hazırlamasını ondan istedi.

16. Ar­dından yüz kırk dokuz yılında Kral Antiyokus öldü.

17. Kralın öldüğünü duyan Lisias, oğlu Antiyokus'u onun yerine tahta çıkardı, çünkü onu ço­cukluğundan beri yetiştirmiş, ona Eupator adını takmıştı.

Yahuda Makabe'nin Yeruşalim Kalesi'ni Kuşatması

18. Kaledeki insanlar tapınağın do­layında İsrail'e gözdağı veriyordu. İs­rail'e kötülük yapmak için her elve­rişli durumdan yararlanıyor, putpe­restler için güçlü bir destek oluşturu­yorlardı.

19. Yahuda onları yok etmek gerektiğine karar verdi ve onları kuşatmak için tüm erkekleri silah tutma­ya çağırdı.

20. Toplanıp yüz elli yılında kaleyi kuşattılar. Ateş hattı için yük­sek yerler yapıp kuşatma düzeni kur­dular.

21. Ama etrafı çevrilenlerden bir kısmı kuşatmayı yardı. İnancından dön­müş bazı İsrailliler de onlara katıldı.

22. Krala başvurup şöyle dediler: "Ada­letin yerini bulması ve vatandaşları­mızın öcünün alınması için ne kadar bekleyeceksiniz?

23. Babanıza hizmet etmekten kıvanç duyuyorduk. Onun buyruklarını yerine getiriyor, bildiri­lerine uyuyorduk.

24. Bunun bir sonu­cu olarak halkımız bizimle ilişki kur­mak istemiyor. Ayrıca bizden yakalayabildiklerini öldürdüler ve mirasımı­zı yağma ettiler.

25. Onların saldırıları yalnız bizi değil, tüm sınırlarımızı ilgilendiriyor.

26. Şimdi de Yeruşalim Kalesi'ni ele geçirmek amacıyla ku­şattılar ve tapınakta Beytsur'un sa­vunmasını güçlendirdiler.

27. Erken dav­ranıp onların etkinliklerini tez elden önlemezseniz, daha büyük atılımlar yapacaklardır ve siz de onları hiçbir zaman kontrol edemeyeceksiniz."

V. Antiyokus ve Lisias'ın Savaşa Gidişi

28. Kral bunları duyunca öfkelendi, tüm dostlarını, ordusunu, generallerini ve atlı askerlerinin komutanlarını toplantıya çağırdı.

29. Denizlerdeki ada­lardan ve başka krallıklardan ücretli asker sağladı.

30. Askeri gücü yüz bin yaya askerden, yirmi bin atlı askerden ve savaşta deneyimli otuz iki filden oluşuyordu.

31. İdumea'nın içinden iler­leyip Beytsur'u kuşattılar. Saldırıları günlerce sürdü. Ayrıca bir kuşatma düzeni kurdular, ama kenti savunanlar dışarı çıkıp her şeyi ateşe verdi ve yi­ğitçe direndi.

32. Ardından Yahuda kaledeki ku­şatmayı kaldırdı ve kralın karargâhının karşısında, Beytzakarya'da kamp kurdu.

33. Kral gün doğarken kalktı ve ordusunu çarçabuk Beytzakarya'ya gi­den yoldan ilerletti. Askerler savaş du­rumuna geçip boruları çaldılar.

34. Fil­leri savaşa hazırlamak için onlara üzümden ve duttan yapılmış şekerli bir sos gösterildi.

35. Filler asker alay­larının arasına yerleştirildi. Her filin çevresinde bin asker vardı. Bunların giysileri zincirden yapılmış zırhtı, başlarına bronz miğfer giymişlerdi. Her filin çevresinde ayrıca seçilmiş beş yüz atlı asker vardı.

36. Atlı askerler fil­lerin her davranışını izliyorlardı; onun gittiği yerlere gidiyor, ondan asla ay­rılmıyorlardı.

37. Her filin üstünde, onu korumak için, tahtadan yapılmış kalın bir kule vardı. Bu kulenin dengesi ku­şaklarla sağlanmıştı. Her filin üstünde ayrıca savaşçı takımı ve sürücüsü var­dı.

38. Atlı askerlerin geri kalan kısmı, ordunun her iki kanadında bulunuyor­du. Onların görevi düşmanı aralıksız saldırılarla yormak ve asker alayını gizlemekti.

39. Güneş, bronz ve altın zırhların üzerinde parlayınca bu parıltı dağlara aksetti ve ateşten meşaleler gibi ışın saçtı.

40. Kralın ordusunun bir kısmı dağlardaydı, geri kalanı ise aşağıda vadideydi. Bütün güçler düzenli ve kendine güvenir biçimde ilerliyordu.

41. Bu büyük kalabalığın yaptığı gürül­tü, ilerleyen askerlerin gümbürtüsü ve zırhların çıkarttığı madeni ses herkesi titretti, çünkü çok büyük ve güçlü bir orduydu.

42. Yahuda ile ordusu savaş­mak için ilerledi ve kralın ordusundan altı yüz kişi öldü.

43. Avaran diye çağ­rılan Elazar fillerden birinin öbürle­rinden daha yüksek olduğunu ve krala özel süslü örtü ile örtüldüğünü görün­ce, kralın bu file bindiğini düşündü.

44. Ulusunu kurtarmak için kendini fe­da etti ve adı sonsuza dek yaşadı.

45. Alayı yararak yiğitçe file saldırdı. Bunu yaparken sağa sola ölüm saçı­yordu. Bu şiddetli saldırı karşısında düşman dağıldı,

46. O hızla filin altına fırladı, kılıcını hayvana sapladı ve onu öldürdü. Fil onun üstüne yığıldı ve o da hemen oracıkta öldü.

47. Yahu­diler, kralın ne denli güçlü olduğunu ve ordularının yabanıl durumunu gör­düler ve geri çekildiler.

Beytsur'un Ele Geçirilmesi ve Suriyeliler'in Siyon Dağı'nı Kuşatması

48. Kralın ordusu Yeruşalim'in önün­de onlarla karşılaşmak üzere ilerledi. Kral, Yahuda ve Siyon Dağı'nı ele geçirdi.

49. Beytsur halkına barış ant­laşması önerdi ve halk kenti boşalttı. Kentte bir kuşatmaya karşı koymak için gereken besin yoktu. Çünkü ülkede kut­sal dinlenme yılı yaşanıyordu.

50. Beytsur'u ele geçiren kral oraya bir garni­zon atadı.

51. Tapınağa uzun süre sal­dırdı, ateş etmek amacıyla yüksek yer­ler yapıp saldırı düzenine geçti. Ateş atıcılar ve mancınıklar, okları boşalta­cak ucuna demir parçaları takılı kam­çılar ve katapultlar hazırladı.

52. Bunun üzerine saldırıya uğrayanlar da ön­lemler aldılar ve böylece direnişleri­nin süreci uzadı.

53. Ama besinleri yok­tu, çünkü yedinci yıldaydılar ve put­perestlerden kaçıp Yahudiye'ye sığı­nanlar besinlerini tüketmişlerdi.

54. Başgösteren şiddetli açlık nedeniyle kut­sal yerde ancak bir kaç kişi kalmıştı. Geri kalanlar dağılmış, evlerine dön­müşlerdi.

Kral Yahudiler'e Dinsel Özgürlük Veriyor

55. O arada Kral Antiyokus'un ölü­münden önce oğlu Antiyokus'u tahta hazırlaması için atadığı Filip,

56. Kralla giden askeri kuvvetlerle birlikte Pers ülkesinden ve Medya'dan geri dön­müştü. İşlerin yönetimini ele almayı tasarlıyordu.

57. Bunu duyan Lisias der­hal gitmeye karar verdi ve krala, ordu generallerine, askerlere şöyle dedi: "Gün geçtikçe daha zayıf duruma dü­şüyoruz. Besinimiz azaldı ve saldırdı­ğımız yer güçlü savunma önlemleri almış durumda. Ayrıca krallığın işle­rine de zaman ayırmamız gerek.

58. Bu insanlara dostluk elini uzatalım, ken­dileriyle ve tüm uluslarıyla barış ya­palım.

59. İzin verelim de geleneklerini eskisi gibi sürdürsünler. Onların böy­le davranmalarının nedeni bu gele­nekleri kaldırmamızdır."

60. Kral ve komutanları bu görüşü onayladılar ve Lisias Yahudiler'e ba­rış önerdi, onlar da bu öneriyi onayla­dılar.

61. Kral ve generalleri ant içerek antlaşmayı onayladı. Kuşatma altında olanlar kaleden çıktı.

62. Sonra kral Siyon Dağı'na çıktı. Ama orasının ne denli ele geçirilemez olduğunu görün­ce yeminini bozdu ve etrafı çeviren duvarın yıkılmasını buyurdu.

63Ar­dından çarçabuk çadırı bozdu ve An­takya'ya çekildi. Orada Filip'in kenti ele geçirmiş olduğunu gördü. Kral Antiyokus onunla savaştı ve kente saldı­rarak ele geçirdi.

I. Dimitrios Kral Oluyor

1. Yüz elli yılında Seleukus oğlu Di­mitrios Roma'dan kaçtı ve bir kaç kişiyle kıyıdaki bir kente geldi. Orada bir kral sarayı oluşturdu.

2. Atalarının topraklarına girerken ordusu Antiyokus'la Lisias'ı tutukladı. Onları onun huzuruna getirmeyi tasarladılar.

3. Ama o olanları duyunca şöyle dedi: "Onları gözüm görmesin."

4. O zaman ordu onları öldürdü ve Dimitrios krallığın­da tahta çıktı.

5. Ardından başlarında Alkimos ol­mak üzere, İsrail'deki bütün yasa ta­nımayanlar ve inançsızlar ona başvur­du. Alkimos'un tutkusu başkâhin ol­maktı.

6. Kralın önünde halkı suçlayıp şöyle dediler: "Yahuda'yla erkek kar­deşleri tüm dostlarınızı öldürdü, biz­leri de ülkemizden kovdu.

7. Güvene­bileceğin birini şimdi oraya gönder. Yahuda'nın gerek bizim ülkede ge­rekse kralın topraklarında neden oldu­ğu yıkımı görsün ve o kötü kişilerle yardımcılarını cezalandırsın."

8. Kral Bakkides'i seçti. Kralın dost­larından biri olan Bakkides Fırat Ir­mağı'nın batı yakasındaki ülkenin valisiydi. Ünlü biriydi ve krala içtenlik­le bağlıydı.

9. Onu, başkâhin olarak ata­dığı inançsız Alkimos'la birlikte gönderdi ve İsrailliler'e ceza verilmesini buyurdu.

10. Ardından güçlü bir orduy­la yola çıktılar. Yahuda ülkesine varınca Yahuda'yla erkek kardeşlerine haber gönderip güvenilmez barış öne­rilerinde bulundular.

11. Ama öbürleri bu önerilere güvenmediler, çünkü güç­lü bir orduyla geldiklerini görmüşler­di.

12. Bununla birlikte yasa yazıcıla­rından oluşan bir komisyon Alkimosla Bakkides'in karşısına çıktı. Amaç­ları adil bir antlaşmaya varılmasını di­lemekti.

13. İsrailliler arasında barış koşullarını ilk görüşenler Hasidiyanlar oldu.

14. Onlar şöyle düşünüyordu: "Harun soyundan bir kâhin orduyla birlikte geldi, o bize kötülük etmez."

15. Gerçekten kâhin onlarla barış ko­şullarını görüştü ve ant içti: "Size ya da arkadaşlarınıza kötülük etmeyece­ğiz."

16. Bu sözlere inandılar, ama kâ­hin aralarından altmış kişiyi tutukladı ve bir günde onları öldürdü. Böylece Kutsal Kitap'ın söyledikleri gerçek­leşmiş oldu:

17. Aranızdaki inanlıların bedenlerini dağıttılar, Yeruşalim'in çevresinde onların kanını akıttılar, Onları gömecek kimse yoktu!

18. Bu olaydan sonra halk kaygıla­nıp dehşete kapıldı. Şöyle dediler: "On­larda doğruluk ya da erdem aramayın, antlaşmalarını ve yeminlerini bozdu­lar."

19. Ardından Bakkides Yeruşalimden ayrıldı ve Beytsayit'te kamp kur­du. Ordusundan kaçan askerlerin ço­ğunu ve başka kişileri tutukladı, hep­sini büyük su deposuna atıp öldürdü.

20. Sonra ilin yöneticisi olarak Alkimos'u oraya atadı ve onu destekleme­si için oraya bir ordu bıraktı. Bakki­des kralın yanına döndü.

21. Alkimos başkâhin olmak için güçlü çabasını sürdürdü.

22. Kendi uluslarının dirliğini bozanlar onun çevre­sinde toplandı. Yahuda ülkesinin yö­netimini ele geçirip İsrail'de büyük yı­kıma neden oldular.

23. İsrailliler'e kö­tülük yapmakta Alkimos'la onu des­tekleyenlerin putperestlerden daha ileri gittiğini görünce,

24. Yahuda tüm Yahudiye ülkesinin çevresini sardı. Ama­cı, ordusundan kaçanlardan öç almak ve ülkede özgürce dolaşmalarını en­gellemekti.

25. Yahuda'yla onu destek­leyenlerin ne denli güçlü olduğunu gören Alkimos, onlara direnecek güç­te olmadığını anladı ve kralın yanına dönerek onları suçladı.

Nikanor Yahudiye'de

26. Kral, İsrail'in koyu bir düşmanı olan generallerinden ünlü Nikanor'u oraya gönderdi ve ulusun kökünü ka­zımasını buyurdu.

27. Güçlü bir orduy­la Yeruşalim'e gelen Nikanor, güvenil­mez barış önerileriyle Yahuda'ya ve erkek kardeşlerine ulaklar gönderip,

28. Şöyle dedi: "Aramızda savaş olma­sın, beni koruyan bir kaç askerle iler­leyeceğim ve barışçı biçimde karşıla­şacağız."

29. Yahuda'ya geldi ve olduk­ça barışçı biçimde karşılaştılar. Ama düşman, Yahuda'yı kaçırmak amacıy­la hazırlıklar yapmıştı.

30. Nikanor'un onu gelip görmekle ne denli güvenil­mez amaçlar peşinde olduğunu anla­yınca, Yahuda kaygılandı ve yeniden buluşma önerilerini geri çevirdi.

31. Ta­sarısının su yüzüne çıktığını anlayan Nikanor Yahuda'yla savaşmak için Kafarsalama dolayına gitti.

32. Nikanor'un yaklaşık beş yüz askeri vuruldu, geri kalanlar Davut Kenti'ne sığındı.

Tapınakla İlgili Gözdağı

33. Bu olayların ardından Nikanor Siyon Dağı'na çıktı. Bazı kâhinler top­lumun ileri gelen kişileriyle birlikte kutsal yerden çıktılar, onu barışçı bi­çimde karşıladılar ve kral için kurban kesildiğini ona gösterdiler.

34. Ama o onlarla eğlendi, onlara güldü, onlara saygısızca davranıp küstah bir dil kul­landı, öfkeyle sövüp saydı:

35. "Yahu­da ordusuyla bana teslim edilmezse, size söz veriyorum ki, geri döner dön­mez bu binayı ateşe vereceğim!" de­yip öfkeyle gitti.

36. Bunun üzerine kâ­hinler yeniden içeriye girdiler, yaşlı gözlerle sunağın ve kutsal yerin önün­de durarak şöyle dediler:

37. "Sen bu evin adınla anılmasını istedin, bu ev­de dua edilmesini ve ulusunun dilek­lerde bulunmasını istedin.

38. Bu adam­dan ve ordusundan öç al, onların kı­lıçtan geçirilmesini sağla. Küfürlerini anımsa ve onlara süre tanıma."

Adasa'da "Nikanor Günü"

39. Nikanor Yeruşalim'den ayrıldı ve Beythoron'da kamp kurdu. Suriye'den gelen bir ordu orada kendisine katıldı.

40. O arada Yahuda, üç bin kişilik ordu­suyla Adasa'da kamp kurdu ve şöyle dua etti:

41. "Asur kralının ulakları küf­rettiği zaman, senin gönderdiğin melek onun ordusunda yüz seksen beş bin ki­şiyi darbeyle yere yıktı.

42. Aynı biçim­de senin bugün bu orduyu da ezdiğini görelim, böylece bu adamın tapınağı­na küfrettiğini herkes öğrenecektir. O adamı yaptığı kötülüğe göre yargıla."

43. Ordular Adar ayının on üçünde karşılaştılar, Nikanor'un ordusu ezildi ve savaşta ilk önce kendisi öldü.

44. Ni­kanor'un öldüğünü görünce askerleri silahlarını atıp kaçtı.

45. Yahudiler bir günlük yolculuk yapıp Adasa'dan Gazar'ın çevresine dek onları kovaladılar. İzlerken onları uyarmak için iki kez boru çaldılar.

46. Yahudiye'nin çev­resindeki köylerden gelen halk onla­rın kaçışını önledi, böylece birbirle­riyle savaşmaya başladılar. Tümü kı­lıçtan geçirildi, sağ kalan olmadı.

47. Malları yağma edildi, Nikanor'un ba­şı ve sağ eli kesildi. Nikanor bir küs­tahlık gösterisi yaparak sağ elini uzat­mıştı. Başıyla eli Yeruşalim'de gösterildi.

48. Halk çok sevindi ve o günü bü­yük bir bayram olarak kutladı.

49. Ger­çekten her yıl Adar'ın on üçünde o günü kutlamaya karar verdiler.

50. Ya­huda ülkesi kısa bir süre barışı tattı.

Romalılar'a Övgü

1. Bu ortamda Yahuda Romalılar'ın ününü, onların askeri gücünü ve kendileriyle işbirliği yapanlara karşı iyi davrandıklarını duymuştu. Kendi­lerine başvuranlarla dostça ilişkiler kur­mak istiyorlardı,

2. Çünkü onların bü­yük askeri gücü vardı. Romalılar'ın savaşları ve Galyalılar'a karşı yürek­lilikleri Yahuda'ya anlatıldı. Romalı­lar Galyalılar'ı yenip haraca bağla­mışlardı.

3. İspanya eyaletinde büyük etkinliklerde bulunmuş, gümüş ve al­tın madenlerini ele geçirmişlerdi.

4. Ka­rarlılıkları ve yüreklilikleriyle tüm ül­keye hakim olmuşlardı. Kendi ülkele­rinden çok uzak olmasına karşın, dün­yanın öbür ucundan gelip saldıran kral­lar eziliyorlardı ve sonları yıkım oluyordu. Başkaları onlara her yıl haraç ödüyordu.

5. Filip, Kittim Kralı Perseus ve düşüncesizce onlarla savaşan başkaları yenilmişler ve onlara boyun eğ­mek zorunda kalmışlardı.

6. Öte yan­dan Asya Kralı Büyük Antiyokus on­lara saldırmak için yüz yirmi fil, atlı askerler, iki tekerlekli savaş arabaları ve çok büyük orduyla ilerlemiş, ama yenilmişti.

7. Onu canlı olarak ele ge­çirmişlerdi ve gerek kendisini gerekse haleflerini önemli ölçüde haraca bağ­lamışlardı. Ayrıca rehinelerin teslimi­ni

8. Ve Hindistan ülkesinin, Medya'nın, Lidya'nın en güzel eyaletlerinin ken­dilerine verilmesini istemişler, bu top­rakları ondan alıp Kral Eumenes'e vermişlerdi.

9. Yahuda'ya başka şeyler de anlatıldı: Yunanlılar Romalılar'ı yok etmek için savaşa hazırlandıkları za­man,

10. Romalılar bunu öğrendi ve Yunanlılar'a karşı bir tek general gön­derdi. Yaptıkları savaşta Yunanlılar'a ağır kayıplar verdirip onların kadınla­rını ve çocuklarını tutsak aldılar, mal­larını yağma ettiler, ülkelerini ele ge­çirip kalelerini yıktılar ve onları bu­güne dek tutsak ettiler.

11. Romalılar'a karşı koyan tüm krallıkların ve ada­ların yok edilip tutsak alındığı Yahuda'ya bildirildi.

12. Ama Romalılar, dostlarına ve on­lara güvenenlere karşı sözlerini her zaman tutmuşlardı. Yakın veya uzak bir çok krala boyun eğdirmişlerdi ve Romalılar'ın adını duyan kişiler deh­şete kapılıyorlardı.

13. Romalılar'ın yar­dım ettiği kişi kesinlikle tahta çıkıyor­du. Oysa, Romalılar karar verince baş­ka biri de tahttan indiriliyordu. Romalılar'ın etkisi çok büyüktü.

14. Bu or­tamda, hiç bir Romalı taç giymemişti ya da saygınlığını arttırmak için soy­luluğa istek duymamıştı.

15. Romalılar bir senato oluşturmuşlardı. Orada üç yüz yirmi senatör her gün danışıyor, halkı ilgilendiren işlerin en uygun biçimde nasıl yürütüleceğini tartışıyor­lardı.

16. Bir tek kişi bir yıl süreyle devlet işlerinden sorumluydu, tüm im­paratorlukta tam yetkisi vardı ve herkes kıskançlık ya da çekememezlik ol­madan ona boyun eğiyordu.

Yahudiler'le Romalılar Arasındaki Antlaşma

17. Yahuda, Akkos ailesinden Yuhanna oğlu Eupolemus'u ve Elazar oğ­lu Yason'u seçip Roma'ya gönderdi. Onların görevi Romalılar'la bir dost­luk ve barış antlaşması yapmaktı.

18. Ro­malılar, Yunanlılar'ın İsrail'i tutsak ettiğini anlayınca onları tutsaklıktan kurtaracaklardı.

19. Ulaklar Roma'ya dek uzun bir yolculuk yaptılar ve res­mi önerileriyle senatoya çıktılar:

20. "Yahuda Makabe'yle erkek kardeş­leri Yahudi ulusu adına bizi size gön­derdi. Bir dostluk ve barış antlaşması imzalamak ve sizlerle birleşip dostla­rınız olmak istiyoruz."

21. Senatörler öneriyi olumlu karşıladılar.

22. Bronz levhalara aşağıdaki bildiriyi yazıp bu levhaları Yeruşalim'e gönderdiler. Ya­hudiler'in barış antlaşmasının bir bel­gesi olarak bu levhaları saklamasını istediler:

23. "Romalılar'la Yahudi ulusunun şansı gerek denizde gerekse karada son­suza dek açık olsun. Kılıç ya da düş­man onlardan uzak olsun!

24. Roma ya da egemenliğindeki müttefiklerinden biri savaşa girerse,

25. Yahudi ulusu Roma'nın müttefiki olarak harekete geçe­cek ve tüm içtenliğiyle gerektiği gibi davranacaktır.

26. Saldırgana tahıl, silah, para ya da gemi vermeyecektir. Roma­nın kararı budur ve Yahudiler hiç bir ödül beklemeden yükümlülüklerini ye­rine getirmelidirler.

27. Aynı biçimde, Yahudi ulusu savaşa katılırsa, Roma­lılar onu gerektiği gibi güçlü biçimde destekleyeceklerdir.

28. Saldırgana ta­hıl, silah, para ya da gemi verilmeyecektir. Roma'nın kararı budur ve yü­kümlülüklerini hiç bir koşula bağlamadan yerine getirecektir.

29. Romalılar'ın Yahudi ulusu için ileri sür­düğü koşullar şunlardır:

30. Bu antlaş­ma yürürlüğe girdiği zaman iki ta­raftan biri bazı şeyler eklemek ya da çı­karmak istiyorsa, bunu yapmakta öz­gürdür ve bu gibi değişiklikler her iki taraf için de geçerli olacaktır.

31. Kral Dimitrios'un Yahudiler'e verdiği zara­ra gelince, ona şunları yazdık: Dostu­muz ve müttefikimiz olan Yahudiler'i niçin ağır bir boyunduruk altına aldı­nız?

32. Size karşı bize yeniden başvu­rurlarsa onların haklarını savunacağız ve gerek denizde gerekse karada si­zinle savaşacağız."

Yahuda Makabe'nin Ölümü

1. Nikanor'la ordusunun yenildiğini duyan Dimitrios, Bakkides Alkimos'u ikinci kez Yahuda ülkesine gön­derdi ve ordusunun sağ kanadını da on­ların buyruğuna verdi.

2. Gilgal'a giden yolu, Arbela'daki Mesalot'u ele ge­çirdiler, buralara saldırıp çok sayıda kişiyi de öldürdüler.

3. Yüz elli iki yılı­nın ilk ayında Yeruşalim'in önünde kamp kurdular.

4. Ardından yirmi bin yaya asker ve iki bin atlı askerle bir­likte Berea'ya doğru ilerlediler.

5. Yahu­da, seçilmiş üç bin askerle Elasa'da kamp kurmuştu.

6. Düşmanın ne denli güçlü olduğunu gören askerler dehşe­te kapıldılar ve çoğu kampı terk etti. Sonunda ancak sekiz yüz asker kaldı.

7. Ordusunun eriyip gittiğini ve her an kendisine saldırılabileceğini gören Ya­huda donakaldı, çünkü askerlerini to­parlamaya zamanı yoktu.

8. Umudunu yitirmiş olmasına karşın, geri kalanlara şöyle dedi: "İleri! Düşmana karşı koyalım, onunla savaşabilecek gücü kendimizde bulabiliriz."

9. Askerleri onu bu düşüncesinden caydırmaya çalışıp şöyle dediler: "Hiç bir şey yapmaya gücü­müz kalmadı, bu sefer ancak canımızı kurtarabiliriz. Daha sonra kardeşleri­mizle gelip onlarla savaşabiliriz, ama şimdiki halde sayımız çok az."

10. Yahu­da yanıt verdi: "Tanrı korusun, ben on­lardan kaçmam! Saatimiz geldiyse, hiç olmazsa kardeşlerimiz için erkek gibi ölelim ve ünümüze leke sürecek bir şey yapmayalım."

11. Ardından düşman kuvvetleri kamptan dışarı çıktı ve Yahudiler on­larla çarpışmak üzere sıralandılar. At­lı askerlerden iki bölük oluşturdular. Sapanla atış yapan askerler ve okçular ordunun öncülerini oluşturuyordu. Hü­cum taburu da onlarla birlikteydi ve tümü yiğit savaşçılardan oluşmuştu.

12. Bakkides ordunun sağ kanadında bu­lunuyordu. Sık saflarla yürüyen mız­raklı ve kalkanlı asker alayı boru ça­larak iki bölüğün arasında ilerledi. Yahuda'nın askerleri de bora çaldılar

13. Ve orduların gürültüsü yeri titretti. Sa­bahtan akşama dek savaştılar.

14. Yahuda, Bakkides'le asıl ordu gü­cünün sağ tarafta olduğunu gördü. Tüm yürekli askerler onu izledi.

15. Sağ kana­dı yarıp askerleri alanın en uzak bayırı­na dek kovaladılar.

16. Ama sol kanatta bulunan Suriyeliler sağ kanadın par­çalandığını görünce dönüp Yahuda ile askerlerinin peşinden gittiler. Amaçları, onları arka taraftan yakalamaktı.

17. Sa­vaş umutsuzdu, her iki taraf çok sayı­da ölü verdi.

18. Yahuda öldü ve geri kalanlar kaçtı.

Yahuda Makabe'nin Cenazesi

19. Yonatan ve Simon kardeşleri Yahuda'yı Modin'de atalarından kalmış olan mezara gömdüler.

20. Tüm İsrail ağ­ladı ve Yahuda için büyük yas tuttu. Uzun süre ağıt yaktılar:

21. "Güçlü erkek için nasıl bir düşüş, o erkek ki tek başı­na İsrail'i kurtarmıştır!"

22. Yahuda'nın başardığı öteki işler, savaşları, yiğitlik­leri ve onun yüce olarak tanımlanması­na yol açan nedenler kaydedilmemiş­tir, ama bunların sayısı çoktur.

Yahudiler'in Önderi Yonatan

23. Yahuda'nın ölümünden sonra ya­sayı tanımayanlar İsrail'de gizlendikle­ri yerlerden çıktılar, kötülük yapanlar yeniden ortaya çıktı.

24. O günlerde bü­yük açlık vardı ve ülkedekiler bunların tarafını tuttu.

25. Bakkides inançsızları özellikle seçti ve onları ülke valisi ola­rak atadı.

26. Bu kişiler Yahuda'nın arka­daşlarını izledi, nerede olduklarını araş­tırıp öğrendi ve onları Bakkides'in hu­zuruna getirdi. Bakkides onlardan öç aldı ve onları aşağıladı.

27. İsrail'de kor­kunç bir baskı başladı. Peygamberlik devri ortadan kalktığından beri hiç öy­le bir şey olmamıştı.


( Peygamberlik devrinin ortadan kaldırılmasından söz eden bu satırlar Peygamber Krallar döneminin son temsilcisi Süleyman'ı kastediyor olmalıdır.)
28. Ardından Yahuda'nın tüm dost­ları bir araya gelip Yonatan'a şöyle dediler:

29. "Kardeşin Yahuda öldüğün­den beri düşmana, Bakkides'e ve ulu­sumuzdan nefret edenlere karşı oluşa­cak direnişin önderliğini yapacak kimse çıkmadı.

30. Bu ortamda yöneticimiz ve liderimiz olarak onun yerini alman ve bizimle birlikte savaşman için bugün seni seçtik."

31. O günden başlayarak Yonatan liderliği kabullendi ve kardeşi Yahuda'nın komutanlık görevini üst­lendi.

Yonatan 'ın Düzenlediği Seferler

32. Bakkides haberleri duyunca, Yonatan'ı öldürmek için planlar tasarladı.

33. Ama Yonatan'la erkek kardeşi Simon ve onu destekleyenler bunu öğ­rendi. Tekoa Çölü'ne sığınıp Asfar'daki su deposunun yakınına kamp kur­dular.

34. Bakkides Şabat Günü'nde bu­nu öğrendi ve o da tüm ordusuyla Ür­dün Irmağı'nı geçti.

35. Yonatan, konvoyun başında bu­lunan kardeşini dostları olan Nabatalılar'a gönderdi. Amacı, çok yüklü olan eşyalarını saklamalarını onlardan iste­mekti.

36. Ama Medeva'dan Yambrioğulları onlara saldırdı. Yuhanna'yı elindekilerle birlikte ele geçirdiler ve aldıkları ganimetle gittiler.

37. Bu ola­yın ardından Yambrioğulları'nın bü­yük bir düğün hazırlığında olduğu Yo­natan ve kardeşi Simon'a bildirildi. Yambrioğulları, Kenan ülkesinden ile­ri gelen bir kişinin kızı olan gelinle Nadabat'tan büyük bir kurulla geli­yorlardı.

38. Kardeşleri Yuhanna'nın kanlı ölümünü anımsayarak dağa çıktılar ve orada gizlendiler.

39. Gözcülük yaparken pek çok eşyası olan gürültü­lü bir alay gördüler. Damat, sağdıçlar ve ailesi, tefler, bando ve askeri kuvvetler eşliğinde gelin alayını karşıla­maya geldi.

40. Pusuya yatan Yahudi­ler dağdan inip onları öldürdüler. Çok sayıda kişi öldü, sağ kalanlar kaçıp dağa çıktılar ve tüm eşyaları bıraktı­lar.

41. Düğün yasa, bando müziği ağı­ta dönüştü.

42. Böylece kanı dökülen kardeşlerinin öcünü aldıktan sonra Ür­dün Irmağı'nın bataklığına döndüler.

Ürdün Irmağı 'ndan Geçiş

43. Bakkides olup bitenleri duyar duymaz, Şabat Günü büyük bir or­duyla Ürdün Irmağı'nın sarp kıyısına vardı.

44. Yonatan askerlerine şöyle dedi: "İleri! Yaşamımız için savaşalım,

45. Çünkü bu gün ne dün gibidir, ne de önceki gün gibi. Görüyorsunuz, hem ön hem de arka taraftan savaşmamız gerek. Bir yandan Ürdün Irmağı'nın suları var, öte yandan bataklık ve çalı­lık var. Geri çekilmek için bir hattımız yok.

46. Düşmanın elinden kurtul­mayı Tanrı'dan dilemenin zamanı­dır."

47. Yonatan savaşı başlattı. Bak­kides'e bir darbe vurmak istiyordu, ama ondan uzaklaşıp geri çekildi.

48. Sonra Yonatan ve askerleri Ürdün Irmağı'na atlayıp yüzmeye başladılar ve karşı kıyıya geçtiler, ama düşman Ürdün Ir­mağını geçmedi ve onları kovalama­dı.

49. O gün Bakkides yaklaşık bin ki­şi yitirdi.

Bakkides tahkimat yapıyor - Alkimos'un ölümü

50. Bakkides Yeruşalim'e döndü ve Yahudiye'deki kentleri güçlendirdi. Eriha Kenti'nde, Emmaus, Beythoron, Beytel, Timnat, Faraton ve Tefon'da yüksek duvarlarla ve demir çu­buklarla kapatılmış kapıları olan kale­ler yaptırdı.

51. İsrail'e rahat verme­mek için her kentte bir garnizon bı­raktı.

52. Beytsur ve Gazar kentleriyle kalelerini güçlendirdi, orada besin mad­deleriyle askerler bıraktı.

53. Ülkenin ile­ri gelenlerinin oğullarını rehin aldı ve onları Yeruşalim Kalesi'nde gözaltın­da tuttu.

54. Yüz elli üç yılının ikinci ayında Alkimos, tapınağın iç avlusundaki du­varın yıkılmasını buyurdu, böylece pey­gamberlerin yaptıklarını bozmuş ol­du. Alkimos duvarı yıkmaya başlar­ken

55. Kendisine inme indi ve başladı­ğı işi bitiremedi. Ağzı tıkandı ve ge­çirdiği felç konuşmasını ya da ev halkına talimat vermesini engelledi.

56. Az süre sonra büyük acı çekerek öldü.

57. Alkimos'un öldüğünü gören Bakki­des kralın yanına döndü. Yahudi ül­kesi iki yıl barış içinde yaşadı.

Beytbasi Kuşatması

58. Sonra bütün yasa tanımayan inançsızlar bir plan üzerinde anlaşma­ya vardılar: "Şimdi bizim için Bakki­des'i geri getirmenin tam zamanıdır, çünkü Yonatan ve onu destekleyenler barış ve güvenlik içinde yaşıyorlar. Bakkides bir gecede hepsini tutukla­yabilir."

59. Ardından Bakkides'e gidip anlaşmaya vardılar.

60. Bakkides he­men büyük bir güçle yola çıktı ve Ya­hudiye'deki tüm müttefiklerine gizli talimat göndererek Yonatan'ı ve onu destekleyenleri yakalamalarını buyur­du. Ama bunu yapmayı başaramadı­lar, çünkü tasarıları öğrenildi.

61. Yonatan'la askerleri ülkede yaklaşık elli kişiyi tutuklayıp öldürdü. Bunlar gizli planda elebaşı olanlardı.

62. Sonra Yonatan'la Simon taraf­tarlarıyla birlikte Beytbasi'nin el değ­memiş bölgelerine çekildiler. Yıkık yerlerini onarıp güçlendirdiler.

63. Bu­nu duyan Bakkides tüm ordusunu top­layıp Yahudiye'deki taraftarlarına ha­ber saldı.

64. Ardından ilerleyip Beytbasi'yi kuşattı. Saldırısı günlerce sür­dü ve kuşatmayı sürdürecek malzeme hazırladı.

65. Ama Yonatan, erkek kardeşi Si­mon'u kentte bırakarak bir avuç as­kerle kırlara gitti.

66. Kendi çadırların­da Odomera'yla erkek kardeşlerine ve Fasiron'un oğullarına saldırdı. Onlar da karşı tarafa geçip güçlerini onlarla birleştirdiler.

67. O arada Simon'la ta­raftarları kentten çıkarak kuşatma malzemesini ateşe verdiler.

68. Bakkides'e saldırarak onu yendiler. Tasarılarıyla saldırısının hiç bir sonuç vermediğini gören Bakkides şaşkına döndü

69. Kız­gınlığını, kendisini bu ülkeye saldır­maya teşvik eden yasa tanımayan inançsızlardan çıkardı ve çoğunu ölü­me mahkûm etti. Ardından ülkesine dönmeye karar verdi.

70. Bunu öğrenen Yonatan, barış ant­laşmasının imzalanması ve tutsakların serbest bırakılması için ona ulaklar gönderdi.

71. Bu öneriye olumlu bakan Bakkides, Yonatan'ın isteklerini ka­bul etti ve yaşadığı sürece kötülük et­meyeceğine ant içti.

72. Yahuda ülke­sinde tutsak ettiği kişileri Yonatan'a teslim ettikten sonra ülkesine geri dön­dü. Onların sınırlarına bir daha yak­laşmadı.

73. Kılıç artık İsrail'i tehdit et­miyordu. Yonatan Mikmas'a yerleşti, orada halkı yargıladı ve İsrail'i Tanrı­yı tanımayanlardan temizledi.

İskender Epifanes Yonatan 'ı Başkâhin Atıyor

1. Yüz altmış yılında Epifanes ünvanını alan, Antiyokus oğlu İskender Ptolemais'e varıp orayı ele geçirdi. İyi karşılandı ve orayı yönet­meye başladı.

2. Bunu duyan Kral Dimitrios çok büyük bir ordu toplayıp onunla savaşmak için yola çıktı.

3. Dimitrios ayrıca Yonatan'a uzlaş­mak için bir mektup gönderdi. Mek­tubun amacı onun onurunu arttırmak­tı.

4. Şöyle düşündü: "Bu insanlarla an­laşmak için ilk önce bizim harekete geçmemiz uygun olur, yoksa bize karşı İskender'le birleşebilirler.

5. Kendilerine, kardeşlerine ve ulusuna yap­tığımız kötülükleri unutmamıştır."

6. Dimitrios bir ordu toplaması ve silah yapması için Yonatan'a izin verdi. Kendisini onun müttefiki olarak ta­nımlamasını, ayrıca kalede bulunan rehinelerin Yonatan'a teslim edilme­sini istedi.

7. Yonatan doğruca Yeruşalim'e git­ti, tüm ulusun ve kaledeki kişilerin önünde mektubu okudu.

8. Kralın Yo­natan'a bir ordu toplama yetkisi ver­diğini duyunca herkes dehşete kapıl­dı.

9. Kaledekiler rehineleri Yonatan'a teslim ettiler, o da onları ailelerine gönderdi.

10. Ardından Yonatan Yeruşalim'e yerleşti ve kenti yeniden kurup onar­maya başladı.

11. Bu işten sorumlu olan­lara, Siyon Dağı'nın etrafında duvar­lar ve savunma sistemleri yaparken bu iş için dört köşe yontulmuş taşlar kullanmalarını buyurdu. Böylece yapı daha sağlam olacaktı. Her şey istediği gibi yapıldı.

12. Bakkides'in yaptığı ka­lelerde yaşayan yabancılar oradan git­tiler.

13. İşlerini bırakıp birer birer ken­di ülkelerine döndüler.

14. Yalnız Beytsur'da yasayı ve buyrukları terkedenlerden bir kaç kişi bulunuyordu, oraya sığınmışlardı.

15. Kral İskender, Dimitrios'un Yo­natan'a verdiği sözleri duydu. Aynı zamanda Yonatan'la erkek kardeşleri­nin yaptıkları savaşlar, gösterdikleri yiğitlik ve geçirdikleri zorlu deneyim­ler konusunda kendisine bilgi verildi.

16. Kral İskender hayretini açığa vur­du: "Ona benzer bir kişi bulabilecek miyiz? Bir an önce dostluğunu kaza­nalım ve müttefikimiz olsun!"

17. Ardından ona bir mektup yazıp şöyle dedi:

18. "Kral İskender'den kardeşi Yo­natan'a selamlar!

19. Senden bizimle dost olmaya hazır, güçlü bir eylem adamı olarak söz edildiğini duyduk.

20. Bu nedenle biz de seni bugün ulu­sunun başkâhini olarak atadık ve sana 'Kralın Dostu' ünvanını verdik. Çı­karlarımızı inceleyip bizlerle dostça iliş­kiler sürdürmeni bekliyoruz." Aynı za­manda Kral İskender Yonatan'a mor renkte uzun bir giysi ve altın bir taç gönderdi.

21. Yonatan yüz altmış yılının ye­dinci ayında, Çardak Bayramı'nda bu kutsal giysileri giydi. Ardından ordu­lar toplamaya ve çok sayıda silah yap­maya başladı.

Dimitrios'tan Yonatan'a Mektup

22. Olanları duyunca Dimitrios'un canı sıkıldı.

23. Şöyle dedi: "Biz ne yap­tık da İskender bizden önce davranıp Yahudiler'in dostluğunu kazandı ve durumu güçlendirdi?

24. Ben onlara bir çağrı yapacağım. Beni desteklemeleri için ilerlemelerini sağlayacak olanak­lar ve para önereceğim."

25. Onlara şöy­le yazdı: "Kral Dimitrios'tan Yahudi ulusu­na selamlar!

26. Bizimle yaptığınız ant­laşmaya uyduğunuzu, bizlerle dostça ilişkilerinizi devam ettirdiğinizi ve düşmanlarımızın tarafını tutmadığını­zı duyduk. Bu bizi çok memnun etti.

27. Bizimle sözünüzde durmakta de­vam ederseniz, bizim için yaptıkları­nızın karşılığını fazlasıyla öderiz.

28. Siz­lere pek çok armağanlar verip ayrıca­lık tanırız.

29. Bundan böyle sana ve tüm Yahudiler'e ayrıcalık tanıyorum. Vergi, tuz için aidat ve zorunlu olarak ödenen taç parasını ödemeyeceksiniz.

30. Ağaçlardan toplanan meyvelerin ya­rısıyla ekili tohumun üçte biri benim hakkım olmasına rağmen, bugünden başlayarak sonsuza dek Yahudi ülkesine ve ona bağlı Samiriye'yle Galile bölgesine bu konuda özgürlük tanıyo­rum.

31. Yeruşalim ve toprakları kutsal olacak, ondalık vergisiyle öbür vergi­lerden muaf tutulacaktır.

32. Yeruşalim Kalesi'ni kontrol etmekten vazgeçi­yorum. Bu işi başkâhine bırakıyorum. O da kendi seçeceği bir garnizonla orayı yönetecektir.

33. Krallığımın her­hangi bir yerinde Yahudiye ülkesin­den tutsak edilen tüm Yahudiler fidye ödenmeden özgür olacaktır. Tüm Ya­hudiler'in vergilerden muaf tutulaca­ğını bildiririm. Çiftlik hayvanları da buna dahildir.

34. Tüm bayramlar, Şabat günleri, ayın yay biçiminde oldu­ğu günler, özel tören günleri, bayram öncesi ve sonrası üç gün, krallığımda yaşayan tüm Yahudiler için af ve te­mize çıkma günleri olacaktır.

35. Her­hangi bir nedenle onların peşine düş­meye ya da onlara saldırmaya kimse­nin hakkı olmayacaktır.

36. "Kralın kuvvetlerine otuz bin Ya­hudi katılacak ve kralın diğer askerle­ri gibi geçimleri sağlanacaktır.

37. Bir bölümü kralın başlıca kalelerinde ka­lacak, öbürleri de krallığımızda güve­nilen kişilerin atandığı yerlere gönde­rilecektir. Kralın Yahuda ülkesi için bildirdiği gibi subayları ve komutan­ları kendi aralarından atanacak ve ken­di yasalarına göre yaşayacaktır.

38. "Samiriye bölgesinden Yahudiye'ye bağlanan üç bölgeye gelince, Yahudiye ile bir bütün oluşturacak, tek bir yöneticiye bağlı olacaklar. An­cak başkâhinin otoritesini tanıyacak­lardır.

39. Yeruşalim'deki tapınağa Ptolemais'i ve çevresini armağan ettim. Böylece gelirleriyle halkın tapınması­nın giderleri karşılanacaktır.

40. Kişisel olarak on beş bin gümüş para armağan ediyorum. Bu para kralın her yıl çeşitli yerlerden aldığı gelire karşı gi­der olarak kaydedilecektir.


41. Önceki yıllarda yöneticilerin ödemediği tüm paralar, tapınakta yapılan onarım ça­lışmalarını karşılamak için kullanıla­caktır.

42. Ayrıca yıllık hesaplardan an­laşılacağı gibi, her yıl tapınaktan alı­nan beş bin gümüş para, bundan böy­le ayinleri yöneten kâhinlere gelir ola­rak bırakılacaktır.

43. Kraliyet hazine­sine veya başka yere borçlu olup da Yeruşalim'deki tapınağa veya o yöre­ye sığınan kişi, krallığımdaki tüm mal varlığıyla özgür olacaktır.

44. Tapına­ğın yapımına ve onarımına gelince, tüm giderler kraliyet hazinesi tarafın­dan karşılanacaktır.

45. Yeruşalim'in du­varlarının yeniden yapılması ve çev­resinin güçlendirilmesi için gereken para kraliyet hazinesi tarafından karşılanacak ve Yahudiye'deki öbür kent duvarlarının yeniden yapımı da aynı biçimde karşılanacaktır."

Yonatan Dimitrios'un Önerilerini Reddediyor

46. Yonatan ve ulusu bu önerileri duydukları zaman inanmadılar ve onla­rı onaylamadılar. Çünkü Dimitrios'un İsrail'de yaptığı kötülükleri ve kendi­lerine acımasızca yaptığı baskıyı anım­sadılar.

47. İskender'in tarafını tuttular, çünkü onu olağanüstü iyilik eden bir ki­şi olarak kabullenmişlerdi ve sürekli onun müttefiki oldular.

48. Ardından İs­kender büyük kuvvetler topladı, Dimit­rios'un karşısında durumu saptadı.

49. İki kral savaşmaya başladı. İskender'in or­dusu çekildi, Dimitrios onun peşine düşüp askerlerini bozguna uğrattı.

50. Günbatımına dek çarpışma sürdü, ama Dimitrios o gün öldürüldü.

Yonatan 'ın Askeri Danışman ve Genel Vali Olması

51. İskender, Mısır Kralı Ptolemi'ye elçilerle aşağıdaki mesajı gönderdi:

52. "Artık krallığıma döndüm, ataları­mın tahtına çıktım. Dimitrios'u ezip gücümü kanıtladım, böylece ülkemi­zin kontrolünü elde ettim.

53. Çünkü onunla savaştım ve gerek kendisini gerekse ordusunu yok ettik ve şimdi onun krallığında tahta çıktım.

54. öy­leyse, şimdi bir dostluk antlaşması imzalayalım. Kızını bana ver, dama­dın olayım ve her ikinize, gerek sana gerekse ona yaraşır armağanlar vere­yim."

55. Kral Ptolemi şöyle yanıtladı: "Atalarının ülkesine dönüp onların tah­tına çıktığın gün kutlu olsun!

56. Mek­tubundaki önerilerini hemen yapaca­ğım, ama beni Ptolemais'te karşıla. Böylece birbirimizi görelim ve istedi­ğin gibi kayınbaban olurum."

57. Ptolemi, kızı Kleopatra ile bir­likte Mısır'dan ayrıldı ve yüz altmış iki yılında Ptolemais'e vardı.

58. Kral İskender onları karşıladı. Ptolemi kızı Kleopatra'yı onunla evlendirdi. Ptole­mais'te krallara yaraşır görkemli bir düğün yaptılar.

59. Ardından Kral İskender gelip kendisiyle görüşmesi için Yonatan'a yazdı.

60. Yonatan görkemli biçimde Ptolemais'e geldi ve iki kralla buluştu. Onlara ve dostlarına gümüş, altın ve bir çok armağanlar verdi. Onların üzerinde iyi bir izlenim bıraktı.

61. Bu arada İsrail'den* inancından dönen bir­çok kişi Yonatan'ı suçlamak için bir araya geldi, ama kral onları önemsemedi.

(*Yunanlaşmaya taraftar olan Yahudiler.)

62. Yonatan'ın giysilerini çıkar­masını ve mor renkteki giysileri giymesini buyurdu. Kralın isteği yerine getirildi.

63. Ardından kral, Yonatan'ı yanına oturttu ve subaylarına şöyle dedi: "Kentin merkezine dek onunla birlikte gidin, hiç kimsenin herhangi bir nedenle onu suçlamaması ve ona sal­dırmaması gerektiğini bildirin."

64. Bunun üzerine Yonatan'ı suçlayanlar, onun mor renkte giysiler giydiğini ve bu bildiri ile onurlandırıldığını görün­ce kaçtılar.

65. Ardından kral, Yonatan'ı onurlandırıp ilk dostları arasına kattı, onu askeri danışman ve genel vali atadı.

66. Sonra Yonatan barış içinde ve sevinçle Yeruşalim'e döndü.

Yonatan Suriye Valisi Apolonyus'u Yeniyor

67. Yüz altmış beş yılında, Dimit­rios oğlu Dimitrios Girit'ten ataları­nın ülkesine geri döndü.

68. Kral İsken­der bunu duyunca karamsarlığa kapıl­dı ve Antakya'ya çekildi.

69. Dimitrios Apolonyus'u Kili-Suriye valiliğine ata­dı. Apolonyus büyük bir kuvvet top­layıp Yamniya'daki kampından Başkâhin Yonatan'a aşağıdaki mesajı yol­ladı:

70. "Bize karşı başkaldırdın, ama tümüyle yalnızsın. Şimdi senin yü­zünden gülünç duruma düşüyorum ve olup bitenler başıma kakılıyor. Niçin gücünü dağlarda bize karşı kullanı­yorsun?

71. Kuvvetlerine o denli güve­niyorsan şimdi aşağıya in ve ovada karşılaşalım. Böylece birbirimizin ye­teneğini sınayalım. Kentler tüm gü­cüyle benim tarafımı tutuyor.

72. Be­nim kim olduğumu ve bizleri kimin desteklediğini sor da öğren! Bize karşı koyamayacağını söyleyeceklerdir, çünkü ataların kendi topraklarında bi­zim tarafımızdan iki kez bozguna uğ­ratıldı.

73. Ayrıca vadide atlı askerlere ve bu büyük orduya karşı koyamazsın, çünkü ovada ne taş ne kaya ne de saklanılacak bir yer vardır."

74. Apolonyus'un mesajını alan Yo­natan canlandı, seçtiği on bin askerle Yeruşalim'den ayrıldı. Kardeşi Simon da takviye kuvvetleriyle ona katıldı.

75. Yonatan kuvvetleriyle Yafa'ya dek geldi. Apolonyus'un Yafa'da garnizo­nu vardı, bu nedenle halk Yonatan'a kapıları açmamıştı. Ama Yonatan sal­dırıya geçince,

76. Halk korkup kapıları açtı ve Yonatan Yafa'yı ele geçirdi.

77. Apolonyus olanları duyunca üç bin atlı asker ve büyük bir ordu topladı, Azotus'tan geçecekmiş gibi oraya git­ti. Ovaya dek ilerledi, çünkü atlı as­kerleri kalabalıktı ve onlara güveni­yordu.

78. Yonatan Azotus'a dek onun peşinden gitti ve iki ordu savaşmaya başladı.

79. Apolonyus arka tarafa giz­lice bin atlı asker bırakmıştı.

80. Yonatan ise arkasında kurulan tuzağı bili­yordu. Apolonyus'un atlı askerleri Yonatan'ın ordusunu sardı ve sabah­tan akşama dek askerlerine ok attı.

81Ama Yonatan'ın buyruklarına uyan askerleri direndi ve düşman atları yor­gun düştü.

82. Böylece Simon kendi kuvvetleriyle katkıda bulunabildi. Sık saflarda yürüyen mızraklı ve kalkanlı asker alayının etrafını çevirdi ve onu parçalayıp bozguna uğrattı.

83. Atlı as­kerler ovada dağılıp Azotus'a kaçtılar ve orada tapındıkları putun tapınağı Beytdagon'a sığındılar.

84. Ama Yona­tan Azotus'u ve çevredeki kentleri ate­şe verdi, her yeri yağma etti. Dagondaki tapınağı içindeki tüm kaçaklarla birlikte ateşe verdi.

85. Düşman kayıpları, kılıçtan geçirilenler ve yakılanlar içinde olmak üzere yaklaşık sekiz bin kişiyi buluyordu.

86. Yonatan oradan ayrıldı, Askalon'un karşısında kamp kurdu. Halk büyük törenlerle dışarı çıkıp onu karşıladı.

87. Ardından Yonatan adamlarıyla beraber, savaş ganimetleriyle yüklü olarak Yeruşalim'e döndü.

88. Kral İskender olup bitenleri duyduğu zaman, Yonatan'ı yeniden onurlandırdı.

89. Ona genellikle kralın kuzenlerine verilen türden altın bir broş gönderdi, Ekron'la tüm toprakla­rının mal sahipliğini ona verdi.

İskender'in Ölümü

1. O zaman Mısır Kralı kıyıdaki kum kadar kalabalık, pek çok gemisi olan bir ordu topladı. Düzen­bazlıkla İskender'in krallığını ele ge­çirip kendi krallığına katmayı denedi.

2. Barış sözcükleriyle Suriye'ye doğru yola çıktı. Kentlerde yaşayan halk ona kapılarını açtı, onu karşılamaya geldi. Çünkü Ptolemi onun kayınbabası ol­duğundan Kral İskender'in buyruğu bu yoldaydı.

3. Ama kentlere girince Ptolemi her birinde bir garnizon bı­raktı.

4. Azotus'a varınca Dagon'da ate­şe verilen tapınak, Azotus ve çevre­sindeki yıkıntılar, etrafa yayılmış ce­setler ve savaşta Yonatan'ın yakarak öldürdüğü kişilerin yol boyunca üst üste yığılmış kavrulmuş cesetleri ken­disine gösterildi.

5. Yonatan'ın etkin­likleri krala anlatıldı. Halk kralın bu işi beğenmeyeceğini umut ediyordu, ama kral hiç bir şey söylemedi.

6. Ar­dından Yonatan görkemli biçimde kra­lı karşılamak üzere Yafa'ya gitti. Ora­da birbirlerini karşılayıp geceyi geçir­diler.

7. Yonatan, Eleuterus Irmağı'na dek kralla birlikte gitti ve ardından Yeruşalim'e döndü.

8. Kral Ptolemi'ye gelince, denize yakın Selefke'ye* dek kıyıdaki kent­leri ele geçirdi ve bu arada İskender'e karşı kötü tasarılarını eksiksiz duruma getirdi.

(*Antakya'nın limanı.)

9. Kral Dimitrios'a ulaklar gön­derdi ve şöyle dedi: "Haydi gel, bir antlaşma imzalayalım. Şimdi İsken­der'de olan kızımı sana veririm ve sen de babanın krallığını yönetirsin.

10. Beni öldürmeye çalışan bu adama kızımı verdiğime pişmanım."

11. İs­kender'in krallığına göz diktiğinden onu bu şekilde suçladı.

12. Kral kızını alıp gitti ve onu Dimitrios'a verdi. İs­kender'le ilişkisini kesti ve açıkça düşman oldular.

13. Ardından Ptolemi Antakya'ya girdi ve Asya tacını giydi. Artık ba­şında iki taç vardı, Mısır ve Asya taç­ları.

14. O arada Kral İskender Kilikyadaydı, çünkü yöre halkı başkaldırmıştı.

15. Ama olup bitenleri duyunca, sa­vaşmak için rakibinin üzerine yürüdü. O arada Ptolemi'nin askerleri de saf tuttu. Ptolemi İskender'i büyük bir kuvvetle karşılayıp yendi.

16. İskender Arabistan'a sığındı ve Kral Ptolemi zaferini törenlerle kutladı.

17. Arap Zavdiel İskender'in başını kesip Ptolemiye gönderdi.

18. Üç gün sonra Kral Pto­lemi öldü ve kalelerdeki Mısır garnizonları oranın halkı tarafından öldü­rüldü.

19. Böylece yüz altmış yedi yı­lında Dimitrios kral oldu.

Dimitrios'la Yonatan Arasındaki İlişkiler

20. Aynı zamanda Yonatan Yahudiye'deki erkekleri toplayıp Yeruşalim Kalesi'ne saldırmak üzere hazırlandı ve çok sayıda kuşatma makineleri yap­tı.

21. Ama ülkelerinden tiksinen yasa tanımayan inançsız bazı kişiler krala ulaşıp Yonatan'ın kaleyi kuşattığını ona bildirdiler.

22. Haberler kralı öfke­lendirdi. Hemen yola çıkıp Ptolemais'e vardı. Yonatan'a yazıp kuşatmayı kal­dırmasını ve bir konferans için en yakın bir tarihte bir araya gelmelerini is­tedi.

23. Bunları duyunca Yonatan ku­şatmanın sürmesini buyurdu. Ardın­dan İsrail'in devlet işlerinden anlayan önder ve kâhinlerinden oluşan bir ku­rul seçti. Özellikle tehlikeyi göze ala­rak

24. Kralla buluşmak üzere Ptolema­is'e giderken beraberinde gümüş, al­tın, giysiler ve bir çok armağanlar gö­türdü. Kralın gözüne girmeyi başardı.

25. Ülkesinden yasa tanımayan inanç­sız bir iki kişinin onu suçlamasına kar­şın,

26. Kral ona selefleri gibi davrandı ve tüm dostlarının önünde ona değer verdi.

27. Yonatan'ın başkâhinliğini ve tüm rütbelerini onayladı. Onu yakın dostları arasına aldı.

28. Yonatan kralın Yahudiye'den ve Samiriye'nin üç böl­gesinden vergi almamasını istedi. Bu­nun karşılığında üç yüz gümüş talant ödemeye söz verdi.

29. Kral kabul edip durumu anlatan aşağıdaki bildiriyi Yo­natan'a yazdı:

Yahudiler 'e Ayrıcalık

30. "Kral Dimitrios'tan kardeşi Yo­natan'a ve Yahudi ulusuna selamlar!

31. Sizin hakkınızda kuzenimiz Lastenes'e yazdık. Şimdi de size bu bildi­rinin bir kopyasını gönderiyoruz.

32. Kral Dimitrios'tan babası Lastenes'e selamlar!

33. Yahudi ulusu dostumuz­dur ve bize karşı sorumluluklarını ye­rine getirmektedir. Bize karşı göster­diği iyi niyet nedeniyle ne denli cömert olduğumuzu onlara göstermeye karar verdik.

34. Yahuda ülkesiyle Aferema, Lidda ve Ratamin adındaki üç bölgenin onların olduğunu bildiriyo­ruz. Bu toprakları Yahudiye tüm sömürgeleriyle birlikte Samiriye ülke­sinden almıştı. Bu tutum Yeruşalim'de kurban kesenlerin yararınadır. Eski­den kral her yıl onlardan vergi alırdı. Bu para da elde edilen ekinden ve meyvelerden ödenirdi. Ama şimdi ye­ni bir durum söz konusu.

35. Öbür hak­larımıza gelince, bize ödenmesi gere­ken ondalıklar, vergiler, tuzlu batak­lıklar ve kraliyet vergileri bugünden başlayarak tümüyle kaldırılmıştır.

36. Bugünden başlayarak sonsuza dek bunların hiçbiri toplanmayacaktır.

37. Yonatan'a verilmek ve Kutsal Dağ­da herkesin görebileceği bir yere asıl­mak üzere bu metnin bir kopyasını hazırlamak bizim sorumluluğumuz olacaktır."

Yonatan II. Dimitrios'u Kurtarıyor

38. Kral Dimitrios, yönetimindeki ül­kenin barış içinde olduğunu ve kimse­nin ona karşı koymadığını görünce, ordusunu dağıttı ve askerlerini evleri­ne gönderdi. Ancak ülkelerin adala­rından sağladığı yabancı askerlerin görevlerini sürdürmelerini istedi. Böy­lece atalarına hizmet eden kıdemli as­kerlerinin düşmanlığını kazandı.

39. İs­kender'i eskiden destekleyenlerden Trifo, tüm askerlerin Dimitrios'a karşı söylendiğini görünce, İskender'in genç oğlu Antiyokus'u yetiştiren Arap Yamleku ile ilişki kurarak

40. İskender'in oğ­lunu kendisine vermesi için direndi. Onu babasının yerine kral yapmayı amaçlıyordu. Trifo Dimitrios'un kara­rını ve askerlerinin ne denli gücendiğini ona açıkladı ve orada uzun za­man kaldı.

41. O arada Yonatan Kral Dimitrios'a haber göndererek kaledeki asker­lerini Yeruşalim'den çekmesini ve kalelerdeki garnizonları dağıtmasını is­tedi. Çünkü bu kuvvetler İsrail'le sü­rekli çarpışıyordu.

42. Dimitrios Yonatan'a şu mesajı gönderdi: "Senin ve ulusun için bunları yapmakla kalma­yacağım, bundan öte uygun bir fırsat düşerse, seni ve ulusunu onurlandıra­cağım.

43. Bu ortamda bana yardımcı kuvvetler gönderirsen iyi edersin, çün­kü bütün askerlerim kaçtı."

44. Yona­tan Antakya'ya üç bin deneyimli as­ker gönderdi. Askerler oraya varınca kral çok sevindi.

45Kent halkından yaklaşık yüz yir­mi bin kişi kentin merkezinde toplan­dı. Amaçları kralı öldürmekti.

46. Kral saraya sığındı. O arada halk kentin yollarını ele geçirip saldırıya geçti.

47. Ardından kral Yahudiler'e başvu­rup yardım istedi. Onlar da onun çev­resinde toplandılar. Sonra kente dağıl­dılar ve o gün yaklaşık yüz bin kişiyi öldürdüler.

48. Kenti ateşe verdiler, pek çok ganimet aldılar ve kralın güvenliğini sağladılar.

49. Yahudiler'in kenti ele geçirdiğini gören halk yürekliliği­ni yitirip krala şöyle bağırdı:

50. "Barı­şı sağla ve Yahudiler'in bize ve kente karşı savaşını durdur."

51. Ardından si­lahlarını atıp barış yaptılar. Yahudiler kralın ve krallıktaki herkesin gözünde yücelmişti. Krallıkta ünlü olduktan son­ra yüklü ganimetle Yeruşalim'e dön­düler.

52. Kral Dimitrios krallığında ve tah­tında kalmayı sürdürdü ve yönetimi altındaki ülkede dirlik oldu.

53. Ama verdiği sözleri tutmadı, yalancı olduğunu kanıtladı ve Yonatan'la bozuştu. Yonatan'ın ona yaptığı yardımların karşılığında hiçbir şey vermedi, tam tersine her fırsatta Yonatan'a engel oldu.

Yonatan II. Dimitrios'a Karşı Koyuyor

54. Ardından Trifo küçük Antiyokus'la* geri döndü, o da kral oldu ve taç giydi.

(* IV. Antiyokus Diyonisos.)

55. Dimitrios'un çabucak iş­lerine son verdiği tüm askerler Antiyokus'un tarafına geçtiler ve Dimit­rios'la savaştılar. O da tehlikeden kay­gılanıp kaçtı.

56. Trifo filleri yakalayıp Antakya'yı ele geçirdi.

57. Bunun üze­rine genç Antiyokus Yonatan'a aşağı­daki mektubu yazdı: "Başkâhinliğini onaylıyorum, seni dört bölgenin yö­neticisi ve ayrıca kralın dostlarından biri olarak atıyorum."

58. Antiyokus Yo­natan'a altın sofra takımı gönderdi, kendisine altın tastan içme hakkı tanı­dı, mor giysiler giyebileceğini, altın broş takabileceğini bildirdi.

59. Yona­tan'ın kardeşi Simon'u Sur'un Merdiveni'nden Mısır'ın sınırlarına dek vali atadı.

60. Bunun üzerine Yonatan yola çıktı, Fırat Irmağı'nın batı yakasın­daki tüm kentleri dolaştı. Tüm Suriye ordusu onu destekledi. Askalon'a va­rınca halk onu görkemli bir biçimde karşıladı.

61. Ardından Gaza'ya gitti, ama Gaza halkı ona kentin kapılarını açmadı. Yonatan da kenti kuşattı ve çevresini ateşe verip yağmaladı.

62. Gaza halkı Yonatan'a yalvarınca Yona­tan onlarla barış konusunda anlaştı, ama yöneticilerin oğullarını rehine olarak aldı ve Yeruşalim'e gönderdi. Sonra ülkede yolculuğunu sürdürerek Şam'a dek gitti.

63. Yonatan Dimitrios'un general­lerinin büyük bir orduyla Galile'ye, Kadeş'e geldiğini duydu. Onların ama­cı Yonatan'ın ilgisini başka yöne çe­kip görevini unutmasını sağlamaktı.

64. Yonatan kardeşi Simon'u ülkede bırakıp onları karşılamaya gitti.

65. Simon Beytsur'u kuşattı, oraya her gün saldırıp halkı kuşatma altında tuttu. Sonunda halk barış istedi. Simon ba­rış konusunda onlarla anlaştı,

66. Ama onları kentten sürdü. Kenti ele geçirip oraya bir garnizon bıraktı.

67. Bu arada Genesaret Gölü yöre­sinde kamp kurmuş olan Yonatan'la ordusu erkenden kalkıp yola çıktı. Sabahleyin Hasor Ovası'na vardı.

68. Yabancıların ordusu Yonatan için dağlarda bir tuzak kurduktan sonra onunla savaşmak için ilerledi. Bir ta­raftan ordu onların üstüne yürürken,

69. Öte yandan dağlarda tuzak kurmuş olan askerler ortaya çıktı ve ilk önce onlar saldırdı.

70. Yonatan'ın tüm as­kerleri kaçtı. Ordusunun genarelleri olan Avşalom oğlu Matatiyas'la Kalfi oğlu Yahuda'dan başkası kalmadı.

71. Bunun üzerine Yonatan giysilerini yırttı, başına toprak döküp dua etti.

72. Ardından geri dönüp savaştı ve düşmanı bozguna uğrattı, böylece düş­man kaçtı.

73. Yonatan'ın ordusundan kaçan askerler olup bitenleri görünce geri döndüler. Yonatan'la birlikte kamp kurmuş olduğu Kadeş'e dek düşmanı kovaladılar. Oraya varınca kendileri kamp kurdular.

74. O gün yabancı as­kerlerden yaklaşık üç bin kişi öldü. Sonra Yonatan Yeruşalim'e geri dön­dü.

Yonatan 'ın Ispartalılar'la İlişkileri

1. Yonatan koşulların kendisi için elverişli olduğunu görünce, Romalılar'la dostluk antlaşmasını onay­lamak ve yenilemek için Roma'ya seç­kin bir kurul gönderdi.

2. Aynı amaçla Ispartalılar'a ve çeşitli yerlere mektup gönderdi.

3. Ulaklar Roma'ya varınca senatoya gidip şu açıklamayı yaptılar: "Başkâhin Yonatan ve Yahudi ulusu onlarla dostluk ve ittifak antlaşmasını yenilemeniz için bizi gönderdiler."

4. Romalılar da Yahuda ülkesine gü­venle varabilmeleri için ulakların eli­ne himaye belgesi niteliğinde mek­tuplar verdiler.

5, Yonatan'ın Ispartalılar'a yazdığı mektubun örneği şöyledir:

6. "Başkâ­hin Yonatan, ulusun senatosu, kâhin­ler ve tüm Yahudi ulusundan Ispartalı kardeşlerine selamlar!

7. Geçmişte kral­larınızdan biri olan Areyos tarafından Başkâhin Oniyas'a bir mektup gönde­rilmişti. O mektup kardeş olduğumu­zu bildiriyordu. Size o mektubun bir örneğini gönderiyoruz.

8. Oniyas elçi­nizi onurlandırdı ve mektubu kabul etti. Söz konusu mektup dostluk ve antlaşmadan söz ediyordu.

9. Bize ge­lince, elimizdeki Kutsal Kitaplar bizi avutmaktadır. Ama bunlara gereksin­memiz olmamasına karşın,

10. Sizinle kardeşçe dostluğumuzu yenilemek is­tiyoruz. Sizin için bir yabancı olmak istemiyoruz. Çünkü bize söz konusu mektubu gönderdiğinizden beri çok zaman geçti.

11. Ancak şunu bilmenizi istiyoruz, sürekli olarak, her fırsatta, bayramlarımızda ve önemli günleri­mizde dua ederken ve kurban keser­ken sizi anımsıyoruz. Gerçekten kar­deşleri anımsamak uygundur ve böyle olması gerekir.

12. Ününüz bizi sevin­diriyor.

13. Bize gelince, pek çok sıkın­tı geçirdik, savaşlara katıldık ve çevredeki krallar bizimle savaştı.

14. Bu savaşlar sürerken sizi ya da öbür dost ve müttefiklerimizi tedirgin etmek is­temedik.

15. Ama şimdi, Tanrı'nın yar­dımıyla düşmanlarımızdan kurtulduk ve alçalan onlar oldu.

16. Biz de Antiyokus oğlu Numenius'la Yason oğlu Antipater'i Romalılar'la eskiden var olan dostluk ve ittifak antlaşmasını yenilemek için Roma'ya göndermeyi uygun bulduk.

17. Onlara sizi ziyaret etmelerini, sizinle selamlaşmalarını buyurduk ve kardeşliğimizin yenilenme­siyle ilgili mektubumuzu size verme­lerini istedik.

18. Bize bir yanıt gönde­rirseniz size gönül borcu duyarız."

19. Oniyas'a gönderilen mektubun örneği şöyledir:

20. "lsparta Kralı Areyos'tan Başkâhin Oniyas'a selamlar!

21. Ispartalılar'la Yahudiler'i ilgilendi­ren bir belgeden onların kardeş olduk­ları ve İbrahim soyundan geldikleri anlaşılmıştır.

22. Bunu öğrendiğimize göre, iyi olduğunuzu bize bildirirse­niz, size gönül borcu duyarız.

23. Size mesajımız şudur: Sürüleriniz ve mal varlığınız bizimdir, bizimkiler de si­zindir. Ulaklarımıza size bu yolda bir mesaj iletmeleri için bilgi veriyoruz."

Yonatan'la Simon'un Seferleri

24. Yonatan, Dimitrios'un general­lerinin kendisiyle savaşmak üzere da­ha büyük bir orduyla geri döndükle­rini öğrendi.

25. Bu nedenle Yonatan Yeruşalim'den ayrıldı, onlarla karşı­laşmak için Hama bölgesine gitti. Yo­natan bu olayı ertelemek istemiyordu, çünkü onların ülkeyi ele geçirmek ama­cıyla hazırlanmalarını istemiyordu.

26. Yonatan düşman kampına casuslar gönderdi. Casuslar geri dönünce Yahudiler'e geceleyin saldırmak üzere düşmanın saf tuttuğunu bildirdiler.

27. Güneş batınca Yonatan, askerleri­nin silahlı olarak nöbet tutmalarını is­tedi. Geceleyin savaşmaya hazır olmalarını bildirdi, kampın çevresine ve ilerisine nöbetçiler koydu.

28. Yonatanla askerlerinin savaşmaya hazır olduğunu öğrenince düşman korktu. Düş­man askerleri titreyen yürekleriyle kamplarında ateş yaktı. 


29. Parlayan ateşleri gören Yonatan ve askerleri düşmanın geri çekildiğini ancak sa­bahleyin öğrenebildi.

30. Yonatan peşlerinden gittiyse de onlara yetişemedi, çünkü Eleuterus Irmağı'nı geçmişler­di.

31. Ardından Yonatan yönünü de­ğiştirip Zabadi adındaki Araplar'a saldırdı. Onları yendi ve yağma etti.

32. Sonra Yonatan kampı kaldırıp Şam'a gitti. Oradan tüm ülkeyi dolaştı.

33. O arada Simon da yola çıkmış ve Askalon'la çevredeki kalelere dek ilerlemişti. Ardından Yafa'ya yöneldi, orayı ele geçirmek amacıyla çarçabuk davrandı.

34. Çünkü Yafa halkının bu kaleyi Dimitrios'u destekleyenlere vermeyi düşündüğünü duymuştu. Simon orada bir garnizon bıraktı.

Yeruşalim 'de Yapı İşleri

35. Yonatan geri dönünce ulusun ileri gelen ve deneyimli kişilerini top­lantıya çağırdı ve onlarla birlikte Yahudiye'de kaleler yapmaya karar verdi.

36. Ayrıca Yeruşalim'in duvarla­rını yükseltmeye ve kale ile kent ara­sında yüksek bir engel koymaya karar verdi. Böyle bir engel kaleyi kentten ayıracaktı. Böylece orada yaşayanlar alım satımla uğraşmayacaktı.

37. Kenti yeniden kurmak için toplandılar. Do­ğudaki vadi üzerindeki duvar düş­müştü. Kafenata adındaki bölgeyi onar­dı.

38. O arada Simon Sefela'da Adidayı yeniden kurdu, güçlendirip sürgülü kapılar yaptırdı.

Yonatan Düşmanlarının Eline Düşüyor

39. Trifo'nun tutkusu Asya Kralı olup taç giymek ve Kral Antiyokus'u zararsız duruma getirmekti.

40. Yonatan'ın ona engel olabileceğini düşü­nüyor ve kaygılanıyordu. Bundan öte, Yonatan'ın kendisiyle savaşabileceği­ni düşünüyordu. Böylece Trifo yola çıkıp Beytşean'a geldi. Yonatan'ı tu­tuklayıp öldürmek için sözde bir ne­den bulmayı umut ediyordu.

41. Yonatan onun yolunu kesmek için yola çıktı, savaşa hazır seçkin kırk bin askerle Beytşean'a geldi.

42. Trifo Yonatan'ın büyük bir kuvvet­le geldiğini görünce ona karşı koyma­ya cesaret edemedi.

43. Bunun üzerine Trifo Yonatan'ı onurlandırdı, tüm dost­larına onu övdü ve ona armağanlar verdi. Dostlarına ve askerlerine Yona­tan'ın buyruklarına kendi buyruklarıymış gibi uymalarını söyledi.

44. Yonatan'a şöyle dedi: "Niçin bu insan­ları yoruyorsun? Aramızda bir savaş tehdidi yok ki.

45. Askerleri evlerine gönder, kendine bir kaç koruyucu as­ker seç ve benimle Ptolemais'e gel. Öbür kalelerle, geri kalan askerlerle ve tüm memurlarla orasını sana dev­redeceğim. Ardından evime dönece­ğim, gerçekten buraya bu amaçla gel­dim."

46. Yonatan ona inandı ve söylediği gibi yaptı. Askerlerini dağıttı, onlar da Yahuda ülkesine geri döndüler.

47. Onunla beraber üç bin asker kaldı. İki bin askeri Galile'de bıraktı, bin as­ker onunla yola devam etti.

48. Ama Yonatan Ptolemais'e girer girmez Ptolemais halkı kapıları kapayıp onu ya­kaladı. Kendisiyle birlikte gelen tüm askerlerini kılıçtan geçirdi.

49. Trifo Yonatan'ı destekleyenleri ortadan kal­dırmak için Galile'ye yaya ve atlı as­kerler gönderdi.

50. Onlar Yonatan'ın askerleriyle yakalandığı ve öldürüldü­ğü sonucuna vararak birbirlerini yü­reklendirdiler ve sık saflar oluşturarak savaşmaya hazırlandılar.

51. Onların pe­şinden gelenler yaşamları için savaşa­caklarını görünce geri döndüler.

52. Tümü sağ salim Yahuda ülkesine vardı, ama Yonatan'la arkadaşları için yas tutuyorlar, tehlikeyi bildiriyorlardı. Tüm İsrail yas tutuyordu.

53. Çevrede­ki tüm putperestler onları yok etmek için çareler arıyor, şöyle diyorlardı: "Onların önderi yok, müttefiki yok. Şimdi saldırırsak onların anısını in­sanlık belleğinden yok edebiliriz."

Simon Yönetimi Ele Alıyor

13. Trifo'nun Yahudiye ülkesini ele geçirip yok etmek amacıy­la büyük bir ordu topladığını duyan Simon,

2. Halkın korkudan titrediğini görünce Yeruşalim'e gitti. Halkı top­layıp,

3. Onlara şöyle öğüt verdi: "Ge­rek benim, gerekse erkek kardeşlerimle babamın ailesinin yasalarla ta­pınak için neler yaptığımızı siz de bi­liyorsunuz. Yaşadığımız savaşları ve çektiğimiz çileleri biliyorsunuz.

4. Bu nedenle tüm kardeşlerim İsrail için öl­dü, geriye bir ben kaldım.

5. İşkence yapıldığı zaman kendi canımı düşün­mek bana uymayan bir davranıştır. Çünkü ben erkek kardeşlerimden daha değerli değilim.

6. Ulusumun, tapı­nağın ve eşlerinizle çocuklarınızın öcü­nü almayı yeğ tutarım. Çünkü tüm put­perestler kötülükleriyle bizi yok et­mek için birleştiler."

7. Simon'un söylediklerini duyunca halk canlandı

8. ve ona şöyle bağırdı: "Yahuda'nın ve kardeşin Yonatan'ın yerine geçecek olan önderimiz sensin.

9. Savaşlarımıza katılırsan, sen ne der­sen onu yaparız."

10. Bunun üzerine Simon tüm savaşçıları topladı, Yeruşalim duvarlarının yapımının tez elden bitmesini sağladı. Böylece tüm çevre­yi güçlendirdi.


11. Avşalom oğlu Yo­natan'ın komutasında Yafa'ya büyük bir kuvvet gönderdi. Yonatan Yafa'yı ele geçirip orada oturanları kentten sürdü.

Simon Trifo 'yu Yahudiye 'den Püskürtüyor

12. Trifo Yahuda ülkesini ele geçir­mek üzere Ptolemais'ten büyük bir orduyla ayrıldı. Yanında tutsak olan Yonatan'ı da beraberinde götürdü.

13. Simon'sa ovanın karşısında, Adidada kamp kurdu.

14. Simon'un, kardeşi Yonatan'ın yerine geçtiğini ve kendi­siyle savaşmayı tasarladığını duyan Trifo, Simon'a ulaklarla şu mesajı gönderdi:

15. "Kardeşin Yonatan'ın kra­liyet hazinesine bulunduğu görevlerden ötürü borcu vardı. Bu nedenle onu alıkoyduk.

16. Bize yüz talant gü­müş ve Yonatan'ın iki oğlunu rehine olarak gönderirsen onu serbest bıra­kırız. Böylece salıverilince, Yonatan'ın bize başkaldırmayacağı yönünden gü­vence istiyoruz."

17. Simon, bu mesajın bir düzen ol­duğunu anladı. Ancak ulusunun ken­disinden nefret etmesinden korktuğu için gerek parayı, gerekse Yonatan'ın iki oğlunu Trifo'ya göndermeye karar verdi.

18. Yoksa insanlar Trifo'nun is­tediği parayı ve iki çocuğu Simon göndermediği için Yonatan'ın öldü­rüldüğünü söyleyebilirdi.

19. Bu neden­le Simon iki çocuğu ve yüz talant gü­müşü gönderdi, ama Trifo sözünde dur­madı ve Yonatan'ı salıvermedi.

20. Ar­dından Trifo ülkeyi ele geçirip yıkma­ya başladı. Adora'da dolambaçlı yol­lardan gitti, ama bulunduğu her gi­rişimde Simon'la ve ordusuyla karşı­laştı.

21. Kalede bulunan kişiler Trifo'ya ulaklar göndermeyi sürdürdüler. Çöl­den geçerek onlara ulaşmasını ve be­sin göndermelerini istediler.

22. Trifo, oraya gitmek amacıyla tüm atlı asker­lerini topladı. Ama o gece çok kar yağdı ve Trifo kar nedeniyle yola çık­amadı. Ardından çadırını bozdu ve Gilat'a doğru ilerledi.

23. Baskama'ya yaklaşırken Yonatan'ı öldürdü ve Yo­natan oraya gömüldü.

24. Trifo geri dö­nüp ülkesine gitti.

Yonatan 'ın Mezarı

25. Simon, Yonatan'ın kemiklerinin toplanmasını buyurdu. Onu atalarının kenti Modin'de gömdü.

26. Tüm İsrail Yonatan için yas tuttu ve uzun süre onun için ağladı.

27. Simon babasıyla kardeşlerinin mezarı üstüne göze çar­pan yüksek bir anıt yaptırdı. Anıtın önüne ve arkasına cilalı taşlar kullan­dı.

28. Ayrıca annesi, babası ve dört kardeşi için karşı karşıya yedi piramit yaptırdı.

29. Piramitleri birer kaide üze­rine yaptırdı ve çevrelerine yüksek ko­lonlar koydurttu. Ailesinin anısına, kolonların üstünü bir silah takımını gösteren oymla s
alarüsledi. Silahlar­dan başka, denizde yolculuk edenlerin görebileceği gemi yontuları yaptırdı.

30. Modin'de böyle bir anıt yapıldı. Bu anıt şimdiye dek oradadır.

II. Dimitrios Simon 'la İlgileniyor

31. Trifo, genç Kral Antiyokus'a kar­şı kötü davranıp onu öldürttü.

32. Onun tahtını zorla aldı, Asya tacını giydi ve ülkeyi kırıp geçirdi.

33. Simon Yahudiye'de kaleler yaptırdı, çevrelerine yük­sek kuleler, büyük duvarlar ve sürgülü kapılar yaptırdı. Bu kaleleri besinle doldurdu.

34. Ardından Kral Dimitrios'a bir kurul gönderip ülkesi için yardım istedi. Çünkü Trifo her şeye el koyu­yordu.

35. Kral Dimitrios Simon'un is­teğine aşağıdaki mektupla yanıt verdi:

36. "Kral Dimitrios'tan kralların dos­tu Başkâhin Simon'a ve Yahudi ulusuyla ileri gelenlerine selamlar!

37. Bi­ze gönderdiğiniz altın taç ve hurma dalı bizi sevindirmiştir. Sizinle genel bir barış yapmaya taraftarız ve yükü­nüzü hafifletmek amacıyla yöneticile­re yazacağız.

38. Sizlerle ilgili tüm bil­dirilerimiz yürürlüktedir. Yaptırdığı­nız kaleler sizin olacaktır.

39. Bugüne dek bilerek ya da bilmeyerek işlenen tüm suçları bağışlıyoruz. Borcunuz olan taç vergisini de bağışlıyoruz. Yeruşalim'de ödenmesi alışılagelmiş tüm vergileri kaldırıyoruz.

40. Aranızda ko­ruma askeri olabilecek yetenekte kişi­ler varsa, gelip koruma askerlerimiz arasına katılsınlar ve aramızda barış olsun."

41. Yüz yetmiş yılında İsrail'de put­perestlerin yönetimi sona erdi.

42. Halk, belgelerine, antlaşmalarına şöyle yaz­maya başladı: "Önder, askeri vali ve büyük Başkâhin Simon'un birinci yı­lında..."

Simon Gazar'ı Ele Geçiriyor

43. O arada Simon Gazar'ı kuşatıp etrafını askerleriyle çevirdi. Hareket eden bir kule yaptırıp kente dek ge­tirtti. Kale burçlarından birinde bir gedik açtı ve orayı ele geçirdi.

44. Ha­reket eden kulede bulunan askerler kentin içine atladı. Ardından büyük bir karışıklık baş gösterdi.

45. Kentin er­kekleri eşleri ve çocuklarıyla birlikte yırtılan giysileriyle kale duvarlarına tırmandılar ve kendileriyle barış yapması için Simon'a yüksek sesle yal­vardılar.

46. Şöyle dediler: "Bize suçu­muza göre davranma, sevecenliğin uyarınca merhametini göster."

47. Simon onlarla anlaşıp savaşı durdurdu, ama onları kentten sürdü. Putlarla dolu ev­leri temizletti. Ardından övgü dolu ez­gilerle kente girdi.

48. Temiz olmayan her şeyi kentten uzaklaştırdı, yasaya saygı gösteren kişileri oraya yerleştir­di ve kenti güçlendirip orada kendisi için bir ev yaptırdı.

Simon Yeruşalim 'deki Kaleyi Ele Geçiriyor

49. Yeruşalim Kalesi'nde yaşayan­lar, alışveriş için ülkede dolaşamadıklarından ötürü, büyük ölçüde besin gereksinimi duyuyorlardı. Hatta bun­lardan birçoğu ölmüştü.

50. Simon'dan kendileriyle barış yapmasını dilediler. O da bunu onayladı, ama onları sürdü ve kaleyi pisliklerden temizledi.

51. Yüz yetmiş bir yılının ikinci ayının yirmi üçüncü gününde Yahudiler içeri girdi. Alkışlarla ve ellerindeki hurma dalla­rıyla geldiler. Arplar çalındı, büyük zil­lerin, kanuna benzer çalgıların sesi duyuldu. Ezgiler ve Mezmur besteleri okundu. Çünkü büyük bir düşman ezilip İsrail'den atılmıştı.

52. Simon her yıl o günün bayram olarak kutlanaca­ğını bildirdi. Kalenin etrafında tapına­ğın bulunduğu tepeyi güçlendirdi ve askerleriyle oraya yerleşti.

53. Oğlu Yuhanna'nın erkeklik çağına geldiğini gören Simon, onu tüm askeri güçlerin komutanı atadı. Yuhanna Gazar'da ya­şadı.

Dimitrios'un Tutsak Edilişi

1. Yüz yetmiş iki yılında Kral Dimitrios kuvvetlerini topladı ve yardım almak için Medya'ya yürüdü. Amacı Trifo'yla savaşmaktı.

2. Pers ve Med Kralı Arsases, Dimitrios'un top­raklarına girdiğini duyunca, onu canlı olarak ele geçirmesi için generallerin­den birini görevlendirdi.

3. General yo­la çıkıp Dimitrios'un ordusunu yendi, sonra onu yakalayıp Arsases'e getirdi. Arsases de Dimitrios'u tutukevine kapattı.

Simon'a Övgü

4. Simon'un yönetiminde ülke barış içinde yaşadı, O ulusunun iyiliğini istedi. Herkes onun yönetiminden Ve yaşamındaki görkemden kıvanç duyuyordu.

5. Tüm görkemini bütünlemek için Yafa'yı ele geçirdi ve orası liman oldu. Böylece denizdeki adalara ulaştı.

6. Ulusunun sınırlarını genişletti, Ülkesinde yönetimini sürdürdü.

7. Tutsakların çoğunu yeniden yerleştirdi, Gazar'ı, Beytsur'u ve kaleyi yeniden ele geçirdi. Temiz olmayan şeyleri oradan attı, Hiç kimse ona karşı koyamadı.

8. Barış içinde ülkelerini ekip biçtiler, Toprak, ovadaki ağaçlar ürün verdi.

9. Yaşlılar sevinçle sokaklarda oturdular, Ülkelerindeki bolluğu konuştular. Gençler süslü giysiler giyip silah taşıdılar.

10. O, kentlerde besin bulundurdu, Ünü dünyanın öbür ucunda duyuluncaya dek Kentleri güçlendirdi.

11. Ülkede barışı korudu, İsrail büyük sevinç duydu.

12. Her vatandaş kendi asmasının ve incir ağacının altında oturdu, Halkı kaygılandıracak hiç kimse yoktu.

13. Ülkede onlarla savaşacak bir tek düşman kalmadı, O günlerde krallar ezildi.

14. O, ulusunun rütbece ve mevkice aşağı olan Kişilerini güçlendirdi, Yasaya uymayanları Ve kötü insanları ülkeden uzaklaştırdı. Yasaya uymak için çaba gösterdi,

15. Tapınağa yeni bir görkem kattı, Tapınağı kutsal taslarla doldurdu.

Isparta ve Roma ile Yapılan Antlaşmanın Yenilenmesi

16. Yonatan'ın ölümü Roma'da ve daha sonra Isparta'da duyulunca her­kes çok üzüldü.

17. Ama kardeşi Si­mon'un, Yonatan'ın yerine başkâhin olduğu ve ülkeyi yönettiği öğrenilin­ce,

18. Erkek kardeşleri Yahuda ve Yonatan'la yaptıkları dostluk ve ittifak antlaşmasını yenilemek amacıyla Si­mon'a bronz yazıtlar gönderdiler.

19. Bu belge Yeruşalim'de kurulda okundu.

20. Ispartalılar'ın gönderdiği mektubun örneği aşağıdadır: "Başkâhin Simon'a, Yahudiler'in ileri gelenlerine, kâhinlerine ve tüm ulusa Isparta Kenti'nden ve yönetici­lerinden selamlar!

21. Ulusumuza gön­derdiğiniz elçiler ne denli ünlü ve onur­lu olduğunuzu bize bildirdiler. Onla­rın ziyareti bizi sevindirdi.

22. Onların bildirisi toplantılarımızın tutanağında şöyle kaydedildi: Antiyokus oğlu Numenius ve Yason oğlu Antipater Ya­hudiler'in elçileri olarak, bizimle dost­luklarını yenilemek amacıyla bizi ziyaret ettiler.

23. Bu önemli kişileri onur­landırmak ulusumuzu sevindirdi ve bildirilerinin bir kopyası genel arşive kondu. Böylece Isparta halkında bu bildirinin bir kaydı bulunacaktır. Ay­rıca Başkâhin Simon için de bir kop­ya çıkarttık."

24. Ardından Simon Romalılar'la yapılan antlaşmayı sağlama bağlamak amacıyla Numenius'u Roma'ya gön­derdi. Numenius beraberinde yaklaşık bin mina ağırlığında altından büyük bir kalkan götürüyordu.

Devletin Simon 'u Onurlandırması

25. Olup biteni öğrenen halk şöyle dedi: "Simon'a ve oğullarına ne denli değer verdiğimizi nasıl anlatacağız?

26. Asla yılmadı, ne o, ne erkek kardeş­leri, ne de baba ocağından olanlar. İs­rail'in düşmanlarıyla savaştılar, onları yenip İsrail'in özgürlüğünü sağladı­lar." Ardından Siyon Dağı'nda kolon­lar üzerine bronz yazıtlar astılar.

27. Ya­zının örneği aşağıdadır: "Başkâhin Simon'un üçüncü yılı­na rastlayan yüz yetmiş iki yılında, Elul ayının on sekizinde Asaramel'de,

28. Kâhinlerle halkın, ulusun önderlerinin ve ülkenin ileri gelenlerinin top­landığı büyük kurulda bize aşağıdaki bilgiler verilmiştir:

29. Ülkede sık sık savaş olduğu gün­lerde, Yoarib soyundan gelen Matatiyas oğlu Simon'la erkek kardeşleri tehlikeye göğüs gerdiler. Yasa ile ta­pınağın bütünlüğünü korumak ama­cıyla düşmana karşı koydular. Böyle­ce uluslarını büyük üne kavuşturdu­lar.

30. Yonatan ulusunu canlandırdı ve başkâhin oldu. Ardından ulusunu bir araya getirdi.

31. Düşmanları ülkelerini ele geçirmeyi tasarladı. Amaçları ül­keyi yıkmak ve tapınağı yerle bir et­mekti.

32. Sonra Simon, ulusu için sa­vaşmak üzere ortaya çıktı. Ulusunun savaşan erkeklerini silahlandırmak ve ücretlerini ödemek için mal varlığının çoğunu gözden çıkardı.

33. Yahudiye'yi ve Yahudiye'nin sınırındaki Beytsur'u güçlendirdi. Düşmanın askeri dona­tım deposu eskiden oradaydı. Oraya Yahudi askerlerinden oluşan bir gar­nizon bıraktı.

34. Bundan öte kıyıda Yafa'yı, Azotus'un kıyısında Gazar'ı güçlendirdi. Düşman eskiden burada kalıyordu. Oraya bir Yahudi yerleşim bölgesi kurdu ve yaşamlarını sürdüre­bilmeleri için tüm gereksinimlerini karşıladı.

35. "Halk Simon'un inancını gördü ve ulusu için onur kazanmak istediği­ni anladı. Ulusunun hakkını gözetme­si, inançlı oluşu ve ulusunun onurunu arttırmaya çalışması nedeniyle Si­mon'un önderleri olmasını istediler ve onu başkâhin atadılar.

36. O süreç içerisinde ve onun yönetiminde put­perestleri ülkeden sürmeyi başardılar. Bunların içinde Yeruşalim'de, Davut Kenti'nde oturanlar da vardı. Bu put­perestler orasını bir kale gibi kullanıp toplu olarak geziye çıkıyor, tapınağın çevresini kirletip kutsal niteliğini bo­zuyorlardı.

37. Simon oraya Yahudi as­kerlerini yerleştirdi. Ülkeyle kenti korumak amacıyla orayı güçlendirdi, Yeruşalim'in duvarlarını yükseltti.

38. "Bunun sonucu olarak, Kral Dimitrios Simon'un başkâhinliğini onay­ladı.

39. Onu dostlarından biri yaptı ve onu pek çok onurlandırdı.

40. Kral Dimitrios Romalılar'ın Yahudiler'e dost, müttefik ve kardeş dediklerini, Si­mon'un elçilerini onurlandırdıklarını duymuştu.

41. "Bundan öte Yahudiler ve kâ­hinleri, güvenilir bir peygamber orta­ya çıkıncaya kadar Simon'un sürekli önderleri ve başkâhinleri olması ko­nusunda anlaşmışlardı.

42. Simon ayrı­ca onların vekili olup tapınak için so­rumlu olacak, yapıyı kontrol edecek görevlileri atayacaktı. Ayrıca ülkeyi yönetecek, askeri donatım deposuyla kaleleri kontrol edecek kişileri ataya­caktı.

43. Simon tapınağın yöneticisi ola­cak, herkes ona boyun eğecekti. Ül­kedeki tüm resmi belgeler onun adına yazılacaktı. Simon mor renkte giysiler giyinecek, altın süsler takacaktı.

44. "Ulusundan ya da kâhinlerden hiç kimse bu maddelerden hiçbirini ortadan kaldıramaz, verdiği kararlara karşı koyamazdı. Hiç kimse onun izni olmadan ülkenin herhangi bir yerinde toplantı yapamaz ya da mor renkte giysi giyinip altın broşu takamazdı.

45. Bu maddelerin herhangi birine karşı gelen ya da bu maddeleri reddeden ki­şi yasalara karşı sorumlu olurdu."

46. Halkın tümü bu kararlara uya­rak yönetme yetkisini Simon'a ver­mişti.

47. Simon başkâhin olmayı, as­keri danışmanlık yetkisini kullanmayı, Yahudiler'le kâhinlerinin başkanı olmayı ve tümüne başkanlık etmeyi kabul etti. 


48. Bu bildirinin bronz yazıt­lara yazılıp tapınak yöresinde göze çarpan bir yere konmasını,

49. bu bil­dirinin kopyalarının hazinede bulun­durulmasını ve Simon'la oğullarına verilmesini buyurdular.

VII. Antiyokus Simon'un Ününü Onaylıyor

1. Kral Dimitrios oğlu Antiyokus, denizdeki adalardan Yahudiler'in başkanı Başkâhin Simon'a ve tüm ulusa bir mektup gönderdi,

2. Mektubun içeriği şöyleydi: "Kral Antiyokus'tan başkan ve Başkâhin Si­mon'a, Yahudi ulusuna selamlar!

3. Ba­zı alçak kişiler atalarımızın krallığını ele geçirdi. Ben bu krallığı geri iste­meyi ve onu eski durumuna getirmeyi düşünüyorum. Bu tasarıya uygun ola­rak büyük ordular topladım ve savaş gemileri hazırladım.

4. Çünkü ülkede çıkartma yapmayı ve ülkemi yıkıp krallığımda çok sayıda kenti yerle bir eden kişilerle uğraşmayı düşünüyo­rum.

5. Bu nedenle benden önceki kral­ların size tanıdığı vergi özgürlüğünü ve öbür tüm ayrıcalıkları onaylıyo­rum.

6. Kendi paranızı basmanıza izin veriyorum. Bastığınız para ülkenizde geçerli para olacaktır.

7. Yeruşalim'e ve tapınağa özgürlük tanıyorum. Yap­mış olduğunuz silahlar ve yapıp da şimdi ele geçirdiğiniz tüm kaleler si­zin olarak kalacaktır.

8. Krallık hazine­sine şimdi veya gelecekte olan tüm borçlar şu andan başlayarak sonsuza dek hükümsüz olacaktır.

9. Krallığımı­zı ele geçirdiğimiz zaman sizi, ulusu­nuzu ve tapınağı o denli onurlandıra­cağız ki, ününüz tüm dünyaya yayılacaktır."

10. Yüz yetmiş dört yılında Antiyo­kus atalarının ülkesine savaş açtı. Tüm ordular onu izledi, Trifo'nun yanında çok az kişi kaldı.

11. Antiyokus ülkesi­ni zorla alan Trifo'nun peşine düştü, o da kıyıdaki Dor'a sığındı.

12. Çünkü birbiri ardından gelen sıkıntılara ne­den olduğunu ve askerlerinin kaçtığı­nı biliyordu.

13. Antiyokus yüz yirmi bin savaşçı ve sekiz bin atlı askerle Dor'un karşısında kamp kurdu,

14. ken­ti kuşattı. Öte yandan gemiler deniz­den kuşatma yaptılar, böylece kente karadan ve denizden saldırıyordu. Hiç kimse kente giremiyor ya da kentten dışarı çıkamıyordu.

Elçiler Roma'dan Yahudiye'ye Dönüyor

15. Bu arada Numenius ve arkadaş­ları çeşitli krallara ve devletlere yazıl­mış mektuplarla birlikte Roma'dan döndüler. Mektupların içeriği şöyley­di:

16. "Romalılar' ın konsülü Lukiustan Kral Ptolemi'ye selamlar!

17. Yahu­di elçileri var olan dostluk antlaşma­mızı Başkâhin Simon'la Yahudi ulusu­nun adına yenilemek için dostlarımız ve müttefiklerimiz olarak bize geldi­ler.

18. Bin mina ağırlığında bir altın kalkan getirdiler.

19. Biz de çeşitli kral­lara ve devletlere yazmaya karar ver­dik. Onları rahatsız etmemelerini, onla­ra, kentlerine ve ülkelerine saldırma­malarını ya da saldırganlarla işbirliği yapmamalarını istedik.

20. Getirdikleri kalkanı kabul etmeye karar verdik.

21. Düzenbaz kişiler ülkelerinden kaçıp size sığınmışlarsa, onları Başkâhin Si­mon'a teslim edin, o da yasalara göre o kişileri cezalandıracaktır."

22. Konsül aynı mektubu Kral Dimitrios'a, Attalus, Ariarates ve Arsases'e gönderdi.

23. Tüm devletlere, bu arada Sampsames'e, Ispartalılar'a, Delos'a, Mindos'a, Sikyon'a, Kariya'ya, Sakız Adası'na, Pamfilya'ya, Likya'ya, Halikarnas'a, Rodos'a, Faselide'ye, Kos'a, Side'ye, Aradus'a, Gortina'ya, Knidus'a, Kıbrıs'a ve Kirene'ye gönder­di.

24. Ayrıca Başkâhin Simon için de bir kopya gönderildi.

VII. Antiyokus Simon 'a Düşman Oluyor

25. Bu arada Antiyokus Dor dolay­larını ikinci kez ele geçirdi. Kente sü­rekli olarak asker birliğinden ayrılan kolları gönderiyordu. Kuşatma düzeni aldı ve Trifo'nun giriş çıkışını önledi.

26. Simon savaşta onu desteklemek için Antiyokus'a seçilmiş iki bin asker, gü­müş, altın ve çok sayıda donanım gön­derdi.

27. Ama Antiyokus bunları ka­bul etmedi. Onun yerine Simon'la daha önce yaptığı tüm antlaşmaları fes etti, Simon'a karşı tutumunu tümüyle değiştirdi.

28. Dostlarından biri olan Atenobius'u görüşmek üzere Simon'a gönderdi. Atenobius şunları söyleye­cekti: "Siz şimdi Yafa'yı, Gazar'ı ve Yeruşalim Kalesi'ni işgal ediyorsunuz. Buraları krallığımın kentleridir.

29. Bu­raları yerle bir ettiniz ve ülkeye çok za­rar verdiniz. Krallığıma ait olan bir çok yeri ele geçirdiniz.

30. Şimdi aldığınız kentleri ve Yahudiye'nin sınırları dı­şında aldığınız yerlerin gelirini ya bana verirsiniz,

31. Ya da neden oldu­ğunuz yıkımı karşılamak için bana beş yüz talant gümüş ödeyiniz. Kentlerin geliri için de beş yüz talant daha öde­yiniz, yoksa gelip sizinle savaşacağız."

32. Kralın dostlarından Atenobius Yeruşalim'e varıp Simon'un görkemini, altın ve gümüş kaplama, cam raflı dolabını ve yanında bulunan çok sayı­da kişiyi görünce şaşakaldı. Kralın me­sajını ona iletti.

33. Ama Simon ona şu yanıtı verdi: "Biz yabancı bir ülkeyi ele geçirmedik, bizim olmayan mala el koymadık, ancak atalarımızın mirasını aldık. Düşmanlarımız bir süre için haksız bir biçimde ve zorla elde etmişlerdi.

34. Şimdi uygun fırsat varken, biz sadece atalarımızın mira­sına konuyoruz.

35. Yafa ve Gazar'a ge­lince, bu kentlerin halka büyük kötü­lük ettiğini ve çevreyi yıktığını söylü­yorsunuz. Bunlar için yüz talant öde­meye hazırız."

36. Atenobius hiç bir şey söylemeden öfkeyle krala gitti, Simon'un yanıtını ve görkemini ona bildirdi. Tüm gör­düklerini ona bildirince kral büyük öfkeye kapıldı.

Sendebeus Yahudiye'yi Tedirgin Ediyor

37. Trifo bir gemiye binip Ortosya'ya kaçtı.

38. Kral, Sendebeus'u kıyı bölge­si başkomutanı olarak atadı, ona yaya ve atlı askerler verdi.

39. Askerleriyle Yahudiye karşısında yer tutmasını ona buyurdu. Kedron'u güçlendirip kapı­larını sağlamlaştırması konusunda ona yönerge verdi ve halkla savaş duru­munda olmasını istedi. Sonra kral Trifo'nun peşinden gitti.

40. Sendebeus Yamniya'ya gelip insanları tedirgin etmeye başladı. Yahudiye'yi ele ge­çirdi, insanları tutuklayıp kılıçtan ge­çirdi.

41. Kedron'u güçlendirdi, orada yaya ve atlı askerler bulundurdu. Bun­lar yarma hareketi yaptılar ve Yahudiye'nin yollarında askeri devriye gez­diler. Böylece kralın yönergesine uyul­du.


Dok'ta Simon'un Yürekler Acısı Ölümü

1. Ardından Yuhanna Gazar'dan yukarı gitti. Sendebeus'un et­kinliklerini babası Simon'a bildirdi.

2. Bunun üzerine Simon iki büyük oğlu Yahuda'yla Yuhanna'yı çağırıp şöyle dedi: "Ben, erkek kardeşlerim ve ba­bamın ev halkı gençliğimizden bugü­ne dek İsrail'in düşmanlarıyla savaş­tık. Yönettiğimiz girişimler başarıya ulaştı ve çoğu kez İsrail'i kurtardık.

3. Ama artık yaşlandım, oysa siz büyü­dünüz. Benim ve erkek kardeşlerimin yerine geçin, gidip ulusumuz için sa­vaşın, Tanrı yardımcınız olsun."

4. Ardından Simon ülkede yirmi bin savaşçı ve atlı asker seçti. Sendebeus'a karşı yola çıktılar. Geceyi Modin'de geçirdiler.

5. Erkenden kalkıp ovaya girdiler, karşılarında yaya ve atlı askerlerden oluşan büyük bir ordu buldular. Ancak aralarında bir dere vardı.

6. Yuhanna adamlarıyla beraber onların karşısına dikildi. Askerlerinin dereyi geçmekten korktuklarını gö­rünce ilk önce kendisi karşıya geçti. Yuhanna'nın dereyi geçtiğini gören askerleri onu izlediler.

7. Yuhanna ya­ya askerleri ikiye böldü, atlı askerleri de ortada bıraktı. Çünkü düşmanın at­lı askerleri çok kalabalıktı.

8. Borular çalındı, Sendebeus'la ordusu yenilgi­ye uğradı. Çok sayıda asker öldü, geri kalanı da kaleye sığındı.

9. O sırada Yuhanna'nın kardeşi Yahuda yaralan­dı, ama Yuhanna Sendebeus'un güç­lendirdiği Kedron'a varıncaya dek onların peşinden gitti.

10. Kaçanlar Azotusun çevresindeki kulelere dek gittiler. Yuhanna bu kaleleri ateşe verdi. Düşman on bin asker kay­betmişti. Yuhanna güvenlik içinde Yahudiye'ye döndü.

11. Abubus oğlu Ptolemi, Eriha Ovası'na askeri vali atanmıştı. Onda çok al­tın ve gümüş vardı.

12. Başkâhinin dama­dıydı.

13. Tutkularına yenildi. Tüm ülke­yi buyruğu altına almak umudundaydı. Bu yüzden Simon'la oğullarının yıkımı­nı tasarlamaya başladı.

14. Ülkedeki kent­leri baştan aşağı denetleyen ve yöneti­mi ile ilgilenen Simon yüz yetmiş yedi yılının on birinci ayında, Şebat ayında oğulları Matatiyas ve Yahuda ile bir­likte Eriha'ya gelmişti.

15. Abubus oğ­lu Ptolemi, Dok adındaki küçük bir ka­lede onlara tuzak kurdu. O kaleyi ken­disi yaptırmıştı. Orada onlara büyük bir şölen verdi. Adamlarını gizlice her tara­fa doldurmuştu.

16. Simon'la oğlu sar­hoş olunca, Ptolemi adamlarıyla bera­ber ayağa fırladı, silaha sarılıp şölen odasında Simon'a saldırdı. Onu, iki oğ­lunu ve hizmetçilerinden bazılarını öl­dürdüler.

17. Böylece Ptolemi büyük bir ihanette bulundu. İyiliğe kötülükle kar­şılık verdi.

18. Ptolemi bir rapor yazarak olup bitenleri krala bildirdi. Durumunu sağ­lamlaştırmak için kendisine yeni kuv­vetler gönderileceğini ve kentlerle eya­letin kendisine verileceğini umut edi­yordu.

19. Yuhanna'yı öldürmeleri için Gazar'a adamlar gönderdi. Komutan­lara yazılı buyruklar ileterek yanına gelmelerini, kendilerine altın, gümüş ve çeşitli armağanlar vereceğini bil­dirdi.

20. Yeruşalim'i ve tapınağın bu­lunduğu dağı ele geçirmeleri için baş­ka adamlarını da oraya gönderdi.

21. Ama biri daha önce davranmıştı ve Gazar'da bulunan Yuhanna'ya babası ile erkek kardeşlerinin öldürüldüğünü bildirmişti. Şunları eklemişti: "Ptolemi, seni de öldürmeleri için adamları­nı buraya gönderiyor!"

22. Yuhanna olup bitenleri duyunca çok etkilenmişti, ama onu öldürmek için gelen adamları ça­bucak tutuklattı ve öldürttü. Çünkü onların kıyıcı tasarılarını öğrenmişti.

23. Yuhanna'nın öbür etkinlikleri, gi­riştiği savaşlar, elde ettiği başarılar, yaptığı kent duvarları ve tüm girişim­leri,

24. Başkâhin olarak babasının yeri­ne geçtiği günden itibaren olaylar ta­rihinde yazılmış bulunmaktadır.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder