Enok 1. Kitap


1. Bölüm


1. Bunlar Enok’un kutsanma sözleridir. Karışıklık zamanlarında “Seçilmiş Olanı” ve “Adil Olanı”[13] nasıl kutsadığını ve lanetli ve günahkâr olanları nasıl reddettiğini anlatır. Gözleri açılan ve göklerde kutsal bir vizyon gören Enok dedi ki: O görüntüyü bana melekler gösterdi.

2. Her şeyi onlardan duydum, gördüğümü anladım. Bu nesil için değildi bu gösterilenler, henüz gelmemiş, “Seçilmiş Olan”a ait olacak uzak bir nesil içindi.

3. Onlar adına mekânından çıkıp gelecek olan Yüce ve Kudretli Olan’la, Dünya Tanrısı’yla konuştum.

4. Tanrı, Sina Dağı’na adım atacak, topluluğuyla birlikte görünecek, göklerin kudretiyle ortaya çıkacak.

5. Herkes korkuyla sarsılacak. Gözcüler bile titreyecek.

6. Korku ve titremeleri dünyanın sonuna kadar devam edecek. Yüksek dağlar sallanacak, yüksek tepeler ateşin önündeki balmumu gibi eriyecek. Dünya parçalanacak ve üzerindeki her şey mahvolacak. Adil olanlar dahil herkes yargılamadan geçirilecek.

7. Ama Tanrı onlarla barış yapacak. Seçilmişleri koruyacak, onlara merhamet edecek.

8. Hepsi ona ait olacak. Mutluluk ve huzur içinde olacaklar. Tanrı hepsine yardım edecek. Tanrı’nın ihtişamı hepsini aydınlatacak.


2. Bölüm

İşte! Herkesi yargılamadan geçirmek ve günahkârları yok etmek için on bin aziziyle birlikte geliyor. Tüm insanların adaletsizlikleriyle yaptıkları tüm adaletsiz işler ve günahkârların O’nun hakkında söylediklerinin hesabını sormak için geliyor.


3. Bölüm
1. Göklerde olanlar ne olduğunu bilirler.

2. Gökyüzündeki ışıklar yörüngelerini değiştirmez, her biri kendi zamanında düzenli bir şekilde doğup batar ve kendileri için belirlenmiş kurallarının dışına çıkmaz. Dünyaya bakın. Üzerinde meydana gelen şeylere başından sonuna dikkat edin.

3. Her şey ne kadar sabittir. Hiçbir şey değişmez. Yaza ve kışa bakın. Dünya su doludur. Üzerinde bulutlar, çiğ ve yağmur vardır.


4. Bölüm

Kışın nasıl tüm ağaçların ölmüş gibi göründüğüne bakın. Hepsi, yenileri çıkana kadar eski yapraklarını iki üç yıl koruyan on dört ağaç hariç, soldular ve tüm yapraklarını döktüler.


5. Bölüm

Yazın günlerine bakın. Güneş yerin tepesindedir. Dünya Güneş’in kavurucu sıcağıyla yanarken kapalı ve gölgelik bir yer ararsınız. Sıcaktan dolayı toprağın ve taşların üstüne oturamazsınız.


6. Bölüm
1. Ağaçların nasıl kendilerini yapraklarla kapladığına, meyve ürettiğine bakın. Sonsuz Olan’ın her şeyi bu şekilde sizin için yaptığını anlayın.

2. O’nun işleri yılın başından itibaren ve değişmeden bu şekilde devam eder. Tanrı nasıl emretmişse, her şey o şekilde meydana gelir.

3. Sular ve ırmaklar da kendi işlerini onun emri dışına çıkmadan yapar.

4. Ama siz sabırla beklemediniz ve Tanrı’nın emirlerine uymadınız. Emirleri çiğnediniz, günaha girdiniz ve pis ağızlarınızla onun Yüceliğine iftirada bulundunuz.

5. Siz katı kalpliler, siz huzur bulmayacaksınız!

6. Günlerinizden alabildiğine nefret edeceksiniz. Ömrünüzün yılları hızla geçiverecek. Mahvedilme zamanınız sonsuz bir nefretle güçlenecek; huzur bulmayacaksınız.

7. O günlerde adlarınız tüm adil olanlar için sonsuz bir iğrenti olacak. Tüm lanet okuyanlar sizin adınızla lanet okuyacak.

8. Tüm suçlular, günahkârlar size lanet edecek.

9. Ama seçilmişler için ışık, sevinç ve huzur olacak. Dünya onlara kalacak.

10. Ama sizin için suçlular, kurtuluş olmayacak. Hepinizi bir lanet saracak.

11. Seçilmiş olanlara bilgelik verilecek. Hepsi yaşayacak ve bir daha asla adaletsizlikle veya gururla günah işlemeyecekler.

12. Onlar yaşamları boyunca mahkûm olmayacak; bir daha yoldan
çıkmayacak, ömürleri boyunca günah işlemeyecek, ilahi kızgınlık veya gazapla ölmeyecekler. Yaşamlarını sonuna kadar yaşayacaklar. Evet, huzur içinde çoğalacaklar ve sevinç dolu yılları tüm ömürleri boyunca sonsuz bir mutluluk ve huzura dönüşecek.


7. Bölüm

1. İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu.

2. Melekler, göklerin çocukları onları görüp onlara karşı şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.”

3. Sonra liderleri Semyaza onlara dedi ki: “Bunu gerçekten yapmayı kabul etmeyeceğinizden,

4. ve büyük bir günahın cezasını tek başıma çekmek zorunda kalacağımdan korkuyorum.”

5. Onlar da ona dedi ki: “Yemin edelim”

6. “Ne olursa olsun bu plandan vazgeçmeyeceğimize dair karşılıklı yemin edelim.”

7. Sonra hep birlikte yemin ettiler ve planı uygulayacaklarına söz verdiler. Toplam iki yüz kişi, Yeret’in zamanında Hermon Dağı’nın zirvesine indiler.

8. O dağa Hermon Dağı demişlerdi, çünkü bu iş için birbirlerine yemin etmiş, vazgeçmemek üzere lanet okumuşlardı.

9. Liderlerinin isimleri şöyleydi: Semyaza, Araklba, Rameel, Kokablel, Tamlel, Ramlel, Danel, Ezeqeel, Baraqiyal, Asael, Armarel, Batarel, Ananel, Zaqiel, Samsapeel, Satarel, Turel, Yomyael, Sariel. İki yüz meleğin liderleri bunlardı.

10. Onlarla birlikte olan diğer tüm meleklerle birlikte kendilerine eşler aldılar. Her biri kendine bir eş seçti ve onlarla birleşmeye, kendilerini onlarla kirletmeye başladılar. Onlara büyüler öğrettiler. Onları bitkiler konusunda ustalaştırmak için kök kesmeyi de öğrettiler.

11. Sonra kadınlar hamile kaldı ve boyları 135 metre olan devler doğurdu.

12. Sonunda insanlar onları besleyemeyecek hale gelene kadar, bu devler insanların ürettiği her şeyi tüketti.

13. Ve devler yemek için insanlara döndü ve onları yediler. Kuşlara, yabani hayvanlara, sürüngenlere, balıklara karşı günah işlemeye ve sonra birbirlerinin vücutlarını yemeye, hatta kanını içmeye başladılar.

14. Ve dünya bu vicdansızlardan şikâyetçi oldu.


8. Bölüm

1. Azazil insanlara kılıç, bıçak, kalkan ve zırh yapmayı öğretti. Ayrıca onlara metal işçiliklerini gösterdi: Bilezikler, takılar, boya kullanımı, kaşların güzelleştirilmesi, en değerli ve seçkin taşların kullanımı ve topraktan çıkan maddelerin ve metallerin boyanması.

2. Kötülük arttı. Çok zina işlediler ve yoldan çıktılar.

3. Semyaza büyü yapmayı ve kök kesmeyi,

4. Armaros büyü çözülmesini,

5. Baraqiyael astrolojiyi,

6. Kokabel takımyıldızları,

7. Ezeqeel bulut bilgilerini,

8. Araqiel toprak bilgilerini,

9. Shamsiel güneş bilgilerini ve

10. Sariel de Ay’ın hareketlerini öğretti.

11. İnsanlık mahvoldukça çığlıkları göklere ulaştı.


9. Bölüm

1. Sonra Mikail ve Cebrail, Rafael, Suryal, Uriel göklerden aşağı bakıp dünyada dökülen hesapsız kanı, işlenen sonsuz kötülükleri gördü. Birbirlerine dediler ki:

2. “Boşalan dünyanın çığlıkları göklerin kapısına ulaştı.

3. İnsanların ruhları bize sesleniyor ve durumlarını En Yüce’ye bildirmemizi istiyorlar.” Onlar da Kral’a, Tanrı’ya dediler ki: “Ey Tanrıların Tanrısı, Kralların Kralı! Senin ışıktan tahtın ebedidir ve adın tüm çağlarda ilelebet kutsanır, övülür.

4. Her şeyi sen yaptın. Gücün her şeye yeter. Karşında her şey açık ve çıplaktır. Her şeyi görürsün ve hiçbir şey kendini senden gizleyemez.

5. Azazil’in neler yaptığını, dünyaya nasıl tüm kötülükleri öğrettiğini, göklerin ebedi sırlarını nasıl ifşa ettiğini gördün.

6. Arkadaşları arasında liderlik gücü verdiğin Semyaza da büyüler öğretti. İnsanların kızlarıyla birlikte oldular, onlarla yattılar, kendilerini kirlettiler

7. Ve onlara her tür günahı gösterdiler.

8. Kadınlardan devler doğdu,

9. Sonra da tüm dünya kan ve günahla doldu.

10. Bak şimdi ölenlerin ruhları ağlıyor

11. Ve çığlıkları cennetin kapılarına ulaşıyor.

12. Dünyadaki adaletsizliklerden dolayı feryatları dinmek bilmiyor.

13. Sen her şeyi olmadan önce bilirsin. Olanları biliyorsun, izin veriyorsun

14. Ama bize tüm bunlar karşısında ne yapacağımızı söylemiyorsun.”


10. Bölüm
1. Sonra, En Yüce Olan konuştu.

2. Arsayalalyur’u[21] Lamek oğluna[22] yolladı

3. Dedi ki: “Git ona benim adımla de ki:[23] ‘Kendini sakla!’

4. Ve ona gelen sonu göster. Çünkü dünya yıkılacak. Tufanın suları tüm dünyaya gelmek üzere ve dünyanın üzerindeki her şeyi yok edecek.

5. Nuh’a bu tufandan nasıl kurtulacağını öğret ki dünyanın gelecekteki tüm nesilleri için tohumu korunabilsin.”

6. Sonra Tanrı Rafael’e dedi ki: “Azazil’in elini ayağını bağla ve onu karanlığa koy. Dudael’deki çölde bir yer aç ve onu oraya koy.

7. Üzerine sivri ve sert kayalar koy. Tamamen karanlıkla örtülsün

8. Ve sonsuza kadar orada kalsın. Yüzünü de kapat ki ışığı göremesin.

9. Büyük yargı gününde Azazil ateşe atılacak.

10. Meleklerin[24] mahvettiği dünyayı iyileştir ve yaşam ver ki orayı yeniden canlandırabileyim.

11. Gözcülerin açıklayıp çocuklarına öğrettikleri tüm gizli şeyler yüzünden tüm insanoğulları yok olmasın.

12. Azazil’in öğrettikleri yüzünden tüm dünya kirlendi. O yüzden tüm günahı ona yükle.”

13. Sonra Tanrı Cebrail’e dedi ki: “Gayri meşruluğun, yozlaşmışlığın, ahlaksızlığın ürünü olan çocukların karşısına çık ve o Gözcüler’in çocuklarını insanların arasından çıkar. Onları oradan çıkar ve birbirlerine düşür ki birbirlerini yok etsinler. Çünkü fazla günleri kalmadı.

14. Hepsi sana yalvaracak ama ne onların ne de babalarının istekleri yerine getirilmeyecek. Sonsuz bir yaşam umuyorlar ama her biri yalnızca beş yüz yıl yaşayacak.”

15. Sonra Tanrı Mikail’e dedi ki: “Semyaza’ya ve onunla birlikte olanlara, pisliklerini bulaştırmak için kendilerini kadınlarla birleştirenlere suçlarını bildirin. Tüm oğulları birbirini katlettiğinde, sevdiklerinin yok oluşunu gördüklerinde, neticesi sonsuza kadar sürecek olan yargılama gününde sonları gelene kadar, yetmiş nesil boyunca onları alçak yerlere zincirleyin.

16. O günler geldiğinde işkenceyle ateş çukuruna gönderilecek, sonsuza kadar hapsedilecekler.

17. Tüm nesillerin sonuna kadar birlikte yanıp yok edilecekler.

18. Tüm bu yozlaşmışların ruhlarını, Gözcüler’in çocuklarını yok edin, çünkü onlar insanlığa zulmettiler.

19. Tüm zalimleri dünyanın üzerinden temizleyin.

20. Tüm ahlaksızlıkları sona erdirin ki,

21. Adaletin ve gerçeğin ağacı ortaya çıksın.

22. Doğruluk ve adalet sonsuza kadar sevinçle sürsün.

23. Sonra tüm suçsuzlar ölümden kurtulacak, bin tane çocukları olana kadar yaşayacaklar. Gençliklerinin ve yaşlılıklarının tüm dönemini huzur içinde tamamlayacaklar. O günlerde tüm dünya üzerinde adaletle çalışılacak. Her yeri ağaçlarla kaplanacak, bereket olacak.

24. Dünyaya her tür hoş ağaçlar ve asmalar dikilecek. Dikilen asmalardan bolca şarap elde edilecek. Ekilen her tohum on binler verecek, her bir ölçü zeytinden on ölçü yağ çıkacak.

25. Dünyayı tüm baskılardan, üzerindeki tüm adaletsizliklerden, günahlardan ve adaletsizliklerden arındırın. Bunların kökünü kazıyın dünyadan.

26. O zaman tüm insanoğulları adil olacak, tüm milletler bana hayranlıklarını gösterecek, beni övecek, hepsi bana tapacak.

27. Dünya tüm yozlaşmışlıklardan, suçlardan, cezalardan, acılardan arınacağı için bir daha nesilden nesile ona tufan da göndermeyeceğim.”


11. Bölüm

“O günlerde göklerdeki lütuf hazinelerini açıp dünyadaki insanoğullarının çalışmalarının, emeklerinin üzerine indireceğim. Tüm nesiller boyunca, dünyanın her gününde, insanoğulları barış ve eşitlik içinde olacak.”


12. Bölüm

1. Tüm bu şeylerin öncesinde Enok gizlenmişti ve hiçbir insanoğlu onun nereye gizlendiğini, ne durumda olduğunu bilmiyordu.

2. Onun tüm faaliyetleri Gözcüler’le ve kutsal olanlarla ilgiliydi.

3. Ben, Enok, Ulu Efendimiz’i ve Barış Kralını kutsuyordum.

4. Gözcüler beni “Katip Enok” diye adlandırıyorlardı.

5. Sonra Ulu Efendimiz seslenip bana dediler ki: “Enok, adaletin katibi. Git o yüce cenneti ve sonsuz kutsal mekânlarını terk eden, kendilerini kadınlarla kirleten, insanoğullarının yaptığını yapan,

6. Onları kendine eş olarak alıp dünyada büyük bir yozlaşma yaratan Gözcülere de ki,

7. Dünyada asla huzur bulmayacaklar. Günahları affedilmeyecek,
çocuklarından da mutluluk bulmayacaklar. Sevdiklerinin katledilişini görecek, oğullarının yok edilişinin yasını tutacaklar ve sonsuza kadar yalvaracaklar ama onlara merhamet ve huzur gösterilmeyecek.”


13. Bölüm

1. Sonra Enok gidip Azazil’e dedi ki: “Huzur bulmayacaksın. Sana büyük bir ceza geldi.

2. Öğrettiğin kanunsuzluklar, insanoğullarına gösterdiğin tüm aldatıcı, gayrimeşru ve sapkın şeyler yüzünden,

3. Sana ne huzur, ne merhamet, ne de şefaat gösterilecek.”

4. Sonra gidip tüm Gözcülerle konuştum.

5. Hepsi korkuyordu. Korku ve titreme içindeydiler.

6. Affedilmek için benden onlar adına bir istek yazmamı[25] ve isteklerini yüce göğün Tanrısının önünde okumamı istediler. Cezalarının nedeni olan günahlarından dolayı artık O’nunla konuşamıyor, gözlerini göğe kaldıramıyorlardı.

7. Affedilme ve ve huzur bulmayla ilgili isteklerini, dualarını yazdım yine de.

8. Yola çıktım ve Hermon’un güney batısındaki Dan[26] diyarında, Dan sularının kenarında oturdum. Uyuyakalana kadar okudum isteklerini.

9. Ve bir rüya gördüm. Üzerimde vizyonlar ve cezalandırma görüntüleri gördüm. Bir ses gelip bu rüyayı göğün çocuklarına anlatmamı ve onları uyarmamı söyledi. Uyanınca yanlarına gittim. Lübnan ile Seneser arasındaki Oubelseyael’de toplanmış ağlıyorlardı ve yüzleri örtülüydü.

10. Onlara uykuda gördüğüm vizyonları anlattım.

11. Gökleri terk eden Gözcülere doğruluk hakkında sözler söylemeye ve onu azarlamaya başladım.


14. Bölüm

1. Bu kitap, o vizyonda Ulu Tanrı’nın verdiği emre uygun olarak anlatılan doğruluk sözleri ve Gözcülerin azarlanışı hakkındadır. O vizyonda gördüklerimi şimdi ağzımın nefesiyle ve etten bir dille anlatacağım. Yüce Olan konuşmak için dil,

2. Anlamak için kalp vermiştir. Yüce Olan nasıl insanoğluna bilgelik sözlerini anlama gücü verdiyse, beni de yaratıp Gözcüleri, göğün çocuklarını azarlama gücü verdi. Onlara dedim ki: “Dileğinizi yazdım ve vizyonumda bana gösterildi ki, dileğiniz asla kabul edilmeyecek.

3. Sonunda size yargılama geldi ve isteğiniz kabul edilmeyecek.

4. Bu zamandan sonra asla cennete yükselemeyeceksiniz. Dünya var olduğu sürece zincirlenmenize karar verildi.

5. Ama bunlardan önce sevdiğiniz çocuklarınızın yok oluşunu göreceksiniz. Onlar sizin olmayacak; kılıçla önünüze düşürülecekler.

6. Kendiniz ve çocuklarınızla ilgili hiçbir şey dileyemeyeceksiniz.

7. Sessizlik içinde yalvaracaksınız. Yazacağım kitabın sözleri,

8. Ve bir vizyon göründü gözüme.

9. Bulutlar beni davet etti, bir sisin içine çekildim. Yıldızların ve şimşeklerin gösterdiği yolda ileri taşındım.

10. Rüzgârlar beni uçurup göğe kaldırdı. Kristal taşlardan yapılma, etrafı kızgın alevlerle[27] çevrili bir duvara yaklaşana kadar yükseldim. Korkmaya başladım.

11. Kızgın alevlerin içinden geçtim

12. ve kristal taşlardan yapılmış büyük bir eve yaklaştım. Evin duvarları ve zemini kristallerden bir mozaik gibiydi. Temeli de kristaldi. Tavanı parlayan yıldızlar, çakan şimşekler gibiydi ve aralarında kızgın Kerubiler[28] vardı. Gök su gibi berraktı. Duvarları etrafında bir ateş vardı ve kapıları da yanıyordu. O eve
girdim. Ateş gibi sıcak, buz gibi soğuktu. İçeride hiçbir hayat belirtisi yoktu ve keyifsizdi. Korkuyla kaplandım ve sonra bir titremeye tutuldum.

13. O titreme içinde yüz üstü düştüm. Bir vizyon daha gördüm.

14. İkinci bir ev daha vardı ve ilkinden büyüktü. Tamamen alevlerden yapılmaydı ve tüm kapıları önümde açıldı.

15. Her şeyiyle mükemmeldi ve çok büyüktü. Mükemmelliğini ve
büyüklüğünü tasvir etmem mümkün değil.

16. Zemini ateştendi. Üzerinde şimşekler ve parlayan yıldızlar vardı. Çatısı da yanan bir ateşti.

17. Dikkatlice bakınca o evde yüksek bir taht olduğunu gördüm.

18. Görünüşü kristalimsiydi ve çevresi parlayan güneş gibiydi. Kerubilerin sesi[29] vardı.

19. Tahtın altından ateşten ırmaklar çıkıyordu.

20. Bakmak imkânsızdı.

21. Şanı büyük biri oturuyordu üzerinde.

22. Elbisesi güneşten daha parlak, kardan daha beyazdı.

23. Haşmetinden, ışığından hiçbir melek onun yüzünü göremiyordu. Hiçbir insan da ona bakamazdı. Etrafı ateşle çevriliydi

24. ve önünde de büyük bir ateş vardı. Etrafındaki kimse ona yaklaşamıyordu. Önünde on binlerce kere on binlerce varlık[30] vardı ama onun hiçbir öğüde ihtiyacı yoktu. Yanındaki kutsal varlıklar ne gece ne de gündüz onun yanından bir an olsun ayrılmıyordu. O ana kadar yüzüstü yerde duruyor, titriyordum. Ve
Tanrı kendi sesiyle beni çağırdı, dedi ki: “Yakınlaş Enok, sözümü duy.”

25. Sonra oradaki varlıklardan biri gelip beni kaldırdı, birlikte kapıya yaklaştık. Yüzümü eğdim.


15. Bölüm

1. Tanrı bana dedi ki: “Korkma adaletin katibi adil Enok. Yaklaş ve sözlerimi duy. Git seni araya koyan göklerin Gözcülerine de ki: ‘Siz insanlar için araya girmelisiniz, insanlar sizin için değil!

2. Neden yüksek, ayrı ve sonsuz cennetten ayrılıp kadınlarla yattınız, insanların kızlarıyla kendinizi kirlettiniz ve onları kendinize eş olarak aldınız? Neden insanoğlunun arasına karışıp dev oğullar peydahladınız?

3. Yüksek, ruhsal ve sonsuz bir hayat yaşarken neden kendinizi kadınların kanıyla kirlettiniz? Neden insan kanına karıştınız? Neden insanlar gibi bedene ve kana sahip olanları yaptınız?

4. Ve şimdi onlar da ölecek.

5. Dünyadaki erkeklere eş olarak kadınlar verdim ki onları gebe bırakıp çocuk sahibi olsunlar ve hiçbir şeyleri eksik olmasın.

6. Siz dünyadakilerden farklı olarak önceden ruhtunuz, sonsuz hayatı yaşıyordunuz; ölümsüzdünüz.

7. Size eş vermedim çünkü yeriniz göklerdi.

8. Şimdi bu ruhtan ve etten olma devlere dünyada kötü ruhlar denecek ve mekânları dünya olacak. İnsanlardan ve Gözcüler’den doğdukları için onların bedenleri kötü ruhlara hizmet edecek. Göğün ruhlarının mekânı gökler, dünyada doğan dünya ruhlarının mekânı dünyadır.

9. Devlerin ruhları dünyaya zulüm, yozlaşma, savaş ve bela getirecek.

10. Feryatlara neden olacaklar. Onların yemeye ihtiyacı yoktur ama yine de acıkır, susarlar. Ve suç işlerler. Bu ruhlar insanoğullarına, özellikle kadınlara zulmedecek, çünkü onlardan çıktılar.’


16. Bölüm

1. ‘Bu devler ölecek ve ruhları bedenlerini terk edecek. Zamanlarının tamamlanacağı büyük yargı gününe kadar bunu sürdürecekler. O gün Gözcüler ve inançsızlar tam bir yıkıma uğratılacak.’

2. Şimdi, isteklerini bildirmek için seni gönderen, bir zamanlar göklerde ikamet eden o Gözcülere de ki:

3. ‘Evet, bir zamanlar göklerdeydiniz ama tüm sırlar size açıklanmamıştı. Sizin öğrendikleriniz sadece kıymetsiz şeylerdi!

4. Katı kalpliliğinizle bunları kadınlara öğrettiniz ve kadınlarla erkekler de o gizemlerle dünyada pek çok kötülük yapıyor.

5. O yüzden siz hiç huzur bulamayacaksınız!’”


17. Bölüm

1. Sonra beni alıp sakinleri ateşe benzeyen bir yere götürdüler. İstedikleri zaman insan gibi görünebiliyorlardı.

2. Beni karanlık yere ve zirvesi göğe ulaşan bir dağa getirdiler.

3. En derin yerlerinde bile olağanüstü ışıklar, yıldızlar ve gök gürlemesiyle dolu bir yer gördüm. Ateşten bir yay ve oklar, ateşten bir kılıç[31] ve şimşekler vardı.

4. Sonra beni yaşam sularına ve güneşin her batışını gören batının ateşine götürdüler. Ateşten bir ırmağa geldim. Ateş su gibi akıyor ve batıda Büyük Deniz’e boşalıyordu.

5. Büyük ırmaklar gördüm ve sonunda büyük bir karanlığa vardım. Kimsenin olmadığı yere gittim. Kış mevsiminin karabulutlarıyla kaplı dağları ve tüm suların derin aktığı yeri gördüm.

6. Tüm ırmakların ağızlarını ve derinliğin ağzını gördüm.


18. Bölüm

1. Sonra tüm rüzgârların toplandıkları yeri gördüm. O’nun rüzgârlarla tüm varoluşu ve dünyanın temellerini nasıl süslediğini gördüm.

2. Dünyanın dört köşe-taşını gördüm.

3. Yeri ve göğü destekleyen dört rüzgârı gördüm.

4. Rüzgârların nasıl göğü genişlettiğini gördüm.

5. Gökle yer arasında duruyorlardı; göğün sütunlarıydılar. Dönüp Güneş’in ve tüm yıldızların batışına kılavuzluk eden rüzgârları gördüm.

6. Dünyada bulutları taşıyan, güneşin ve yıldızların yörüngelerini belirleyen ve Gökyüzü’nü döndüren rüzgârları gördüm.

7. Meleklerin yollarını gördüm.

8. Dünyanın sonunda, yukarıdaki göklerin kubbesini gördüm. Güneye gittim,

9. Ve gece gündüz yanan bir yer gördüm. Orada kıymetli taşlardan oluşan yedi dağ vardı; üçü doğuya, üçü güneye doğru.

10. Doğuya doğru olanlardan biri renkli bir taştandı, biri incidendi ve biri de antimondandı. Güneye doğru olanlar kırmızı taştandı. Ama ortadaki dağ Tanrı’nın tahtı gibi göklere yükseliyordu. Kaymaktaşındandı ve tepesi safirdendi. Ve tüm dağların üzerinde yanan bir ateş gördüm.

11. Bu dağların ötesinde ise tüm suların toplandığı bir yer vardı.

12. Göklerin ateşinden sütunları olan derin bir çukur gördüm.

13. Bu sütunlar arasında enine ve boyuna ölçüsüz ateşlerin düştüğünü gördüm. O çukurun ötesinde, üzerinde göğü ve altında toprak bir temeli olmayan bir yer gördüm. Üzerinde ne su vardı ne de kuşlar. Harap, korkunç bir yerdi.

14. Orada yanan büyük dağlar gibi, ruhlara benzer yedi yıldız gördüm.

15. Bunları sormam üzerine melek dedi ki: “Burası yerin ve göğün sonu geldiğinde Göklerin yer alacağı ve hapishanesi olacak yer.

16. Ateşin üzerinde yuvarlanmakta olan yıldızlar, yükselişlerinin başlangıcında Tanrı’nın buyruğunu çiğneyenlerdir. Çünkü kendilerine bildirilen zamanda çıkmadılar. Bu yüzden O da onlara kızdı ve saklı yılda günahlarının bedelini ödeyecekleri vakte kadar onları bağladı.”


19. Bölüm

1. Ve Uriel bana dedi ki: “Kadınlarla çiftleşen melekler burada duracak.

2. Onların pek çok biçim alan ruhları insanlığı kirletiyor. İnsanlığı
saptıracaklar ve insanlar şeytanlara tanrılarmış gibi kurbanlar sunacak. O melekler büyük yargı gününe kadar burada kalacak. Yok edilene kadar yargılamadan geçirilecekler. Meleklerin yoldan çıkan kadınları ise leş yiyiciler haline gelecek.”

3. Her şeyin sonunun vizyonunu yalnız ben Enok gördüm. Kimse benim gördüğüm gibi görmedi.


20. Bölüm

1. Bunlar, gözleyen başmeleklerin adlarıdır:

2. Uriel, başmeleklerden biridir. Haykırışları ve korkuyu yönetir.

3. Rafael, başmeleklerden biridir. İnsanların ruhlarını yönetir.

4. Raguel, başmeleklerden biridir. Dünya’da ve diğer parlayan [yıldızlarda] ceza verir.

5. Mikail, başmeleklerden biridir. İnsanlığın erdemlerini ve ulusları yönetir.

6. Sarakiel, başmeleklerden biridir. Günaha sapan insanoğullarının ruhlarını yönetir.

7. Cebrail, başmeleklerden biridir. Cennet’i, Ikisat[32] ve Kerubileri yönetir.

8. Remiel, başmeleklerden biridir. Başkaldıranları yönetir.[33]


21. Bölüm

1. Ve hiçbir şeyin tamamlanmamış olduğu bir yere vardım.

2. Orada korkunç bir şey gördüm. Ne üstünde gökler var, ne de altında sağlam bir zemin. Sadece kaotik ve korkunç.

3. Orada birbirine bağlanmış, yanan büyük dağlara benzeyen, göklerin yedi yıldızını[34] gördüm. Dedim ki: “Hangi günahlar için bağlandılar ve buraya getirildiler?” Yanımda olan ve onları yöneten yüce melek Uriel yanıt verdi: “Enok, neden soruyorsun? Gerçeği öğrenmek için neden bu kadar isteklisin? Bunlar Tanrı’nın buyruğunu çiğneyen yıldızlardır. Cezaları tamamlanana kadar
burada bağlı kalacaklar.”

4. Yola devam ettim ve öncekinden daha da korkunç bir yere vardım.

5. Büyük bir ateş yanıyordu ve ortasında büyük bir çukur vardı. Alçalan büyük ateş sütunlarıyla doluydu. Ne boyunu görebiliyordum ne de büyüklüğünü, tahmin de edemiyordum. Dedim ki: “Ne korkunç bir yer burası ve bakması ne kadar korkunç!”

6. Yanımda olan yüce melek Uriel yanıt verdi: “Enok, neden bu kadar korku ve panik içindesin?” Dedim ki: “Bu korkunç yerden ve bu acı verici görünüşten dolayı.” Dedi ki: “Burası meleklerin hapishanesidir. Sonsuza kadar burada hapsedilecekler.”


22. Bölüm

1. Oradan başka bir yere gittim: Sert bir kayadan oluşan dağ.

2. Dağın içinde derin, geniş ve çok düz dört mağara vardı. Mağaralar ne kadar düz, derin ve karanlık!

3. Başmeleklerden biri olan ve yanımda duran Rafael dedi ki: “Bu mağaralar ruhların, ölülerin ruhlarının toplanması için. İnsanoğullarının tüm ruhları burada toplansın diye.

4. Bu yerler onların yargılanma gününe, belirlenen zamanlarına kadar kalmaları için.

5. Büyük yargılamanın geleceği güne kadar.” Ölü bir adamın sızlanışını duydum. Feryat ederken sesi göklere ulaşıyordu.

6. Yanımda olan melek Rafael’e sordum: “Feryat sesleri göğe ulaşan şu ruh kim?”


7. Cevap verdi: “O, kardeşi Kayin tarafından öldürülen Habil’in ruhu. Kayin’in tohumu yeryüzünden silinene,

8. Ve insanların arasında hiçbir tohumu kalmayana kadar ondan şikâyetçi olacak.”[35]

9. Sonra tüm o mağaralarla ilgili bir soru sordum: “Neden her biri birbirinden ayrı?” Cevap verdi: “Bu üç ayrı bölüm ölülerin ruhlarını ayırmak içindir. Mağaralardan biri adillerin ruhları için yapıldı.

10. O mağaranın içinde su ve ışık vardır.

11. Diğer bir mağara, ölüp toprağa gömülmüş, yaşamları sırasında
yargılamadan geçirilmemiş günahkârlar içindir.

12. Ruhları buraya ayrılacak, büyük yargı, ceza ve işkence gününe kadar büyük bir acı içinde tutulacaktır.

13. Bu Dünya’nın varoluşundan beri vardır. Tanrı ruhlarının cezalandırılması için onları buraya hapsedecektir. Ve bu bölüm de günahkârların zamanında öldürülen, yok edilişlerini haykırıp feryat edenler içindir.

14. Adil değil günahkâr olan, tüm suçlara bulaşıp suçlularla birlikte olanlar için böyle bir bölüm oluşturuldu. Yargı gününde onların ruhları yok edilmeyecek ve buradan da çıkarılmayacaklar.” O zaman Yüce Tanrı’yı kutsadım

15. Ve dedim ki: “Ey kutsanmış Yüce Tanrım. Her şeyi sonsuza kadar yöneten doğruluk Tanrısı!”


23. Bölüm

1. Oradan başka bir yere, batıya doğru gittim. Dünyanın uçlarına.

2. Ve hiç durmadan yanan bir ateş gördüm. Gece gündüz hiç duraksamıyor, sürekli devam ediyordu.

3. Sordum: “Bu hiç dinlenmeyen şey nedir?”

4. Yanımda bulunan yüce melek Raguel cevap verdi:

5. “Batıda görmekte olduğun o ateş, göğün tüm ışıklılarını takip eden ateştir.”


24. Bölüm

1. Oradan başka bir yere gittim ve gece gündüz sürekli yanan, ateşten yapılma bir dağ dizisi gördüm. Ona doğru gittim ve hepsi birbirinden farklı olan yedi muhteşem dağ gördüm.

2. Taşlar parlak ve güzeldi. Görünüşleri muhteşem, yüzeyleri çok güzeldi. Birbiri üzerine kurulmuş üç tanesi doğuya, birbiri üzerine kurulmuş üç tanesi de güneye doğruydu. Derin ve dolambaçlı vadilerin hiçbiri birbiriyle birleşmiyordu. Yedinci dağ ortalarındaydı. Yüksekliği diğerlerinden daha fazlaydı ve bir taht
gibi görünüyordu. Tahtın etrafı kokulu ağaçlarla çevriliydi.

3. Bu ağaçlardan biri kokusunu hiç bilmediğim bir ağaçtı. Oradaki hiçbir ağaca da benzemiyordu. Yaprağı, çiçeği ve kabuğu hiç kurumuyordu. Meyvesi güzeldi.

4. Hurmaya benziyordu. Dedim ki: “Ne kadar güzel bir ağaç. Bakması keyif verici. Yaprakları hoş ve meyvesinin görünüşü güzel.” Yanımda olan, yüce ve şanlı melek Mikail bana yanıt verdi. Mikail onların yöneticisiydi.

5. Dedi ki: “Enok, bu ağacın kokusunu neden merak ediyorsun?

6. Neden gerçeği öğrenmek istiyorsun?”

7. Ve ben Enok ona cevap verdim: “Her şeyi bilmek istiyorum ama özellikle bu ağacı.”

8. Cevap verdi: “Zirvesi Tanrı’nın tahtı gibi olan bu yüksek dağ, yüce ve ihtişamlı Tanrı’nın, Sonsuz Kral’ın, dünyayı iyilikle ziyaret etmeye ineceği zaman oturacağı yerdir.

9. Ve büyük yargı gününe kadar hiçbir insan bu güzel kokulu ağaca
dokunamaz. Her şeyin karşılığı verildiğinde ve her şey ebediyen belirlendiğinde, bu ağaç adillere ve seçilmişlere verilecek. Meyvesi seçilmişlere hayat besini olacak. Kuzeye doğru kutsal bir yerde Yüce Kral’ın evine doğru ekilecek. O zaman adiller ve seçilmişler neşeyle dolacak, mutlu olacak ve o yüce mekâna girecekler.[36]

10. O ağacın kokusu onların kemiklerine işleyecek. Dünyada babalarınızınki gibi uzun bir hayat yaşayacaklar. O günlerde hiçbir sıkıntı, hastalık, dert veya işkence onlara yaklaşmayacak.”

11. O anda Yüce Tanrı’yı, Sonsuz Kral’ı kutsadım, çünkü bu ağacı aziz insanlar için O hazırlamıştı ve onlara verecekti.


25. Bölüm

1. Oradan dünyanın ortasına gittim. Kutsanmış, bereketli bir yere baktım. Oraya ekilmiş bir ağaçtan çıkıp serpilen dallar vardı orada. Ve yüce bir dağ gördüm. Doğu tarafında dağın altından akan bir su vardı. Güneye doğru akıyordu. Doğuda daha da yüksek bir başka dağ gördüm.

2. İkisinin arasında ise bir su akıntısının olduğu derin ve dar bir vadi. Batısında öncekinden daha kısa olan başka bir dağ ve o iki dağ arasında da bir vadi vardı.

3. Üç dağın en uzak noktalarında başka derin ve kuru vadiler vardı. Tüm vadiler derin, dardı ve sert kayalarla kaplıydı. Üzerlerinde hiç ağaç yoktu. O kayalara ve vadiye şaşkınlıkla baktım. Çok hayret ettim.


26. Bölüm

1. Dedim ki: “Tamamen ağaçlarla dolu bu kutsanmış arazi ile aradaki bu lanetli vadinin amacı nedir?”

2. Yanımda olan yüce melek Uriel cevap verdi: “Bu lanetli vadi sonsuza kadar lanetlenecekler içindir. Ağızlarıyla Tanrı’ya karşı yakışıksız şeyler söyleyen, onun şanına karşı küstahlıkla konuşanların hepsi burada toplanacak ve yargılamaları burada olacak.

3. Son günlerde sadıkların huzurunda onlara bir yargılama yapılacak. Merhamet gösterilenler ise tüm günleri boyunca Tanrı’yı, Sonsuz Kral’ı kutsayacak.

4. Ve kendilerine gösterdiği merhamet için yargılanma günlerinde O’nu kutsayacaklar.” Sonra Yüce Tanrı’yı kutsadım ve ona hitap ettim. Yüceliğini övdüm.


27. Bölüm

1. Buradan doğuya doğru, çöldeki dağ dizisinin ortasına doğru gittim ve sadece bir düzlük gördüm.

2. Issızdı ama ağaçlarla, bitkilerle kaplıydı. Yukarıdan üzerine su dökülüyordu.

3. Dökülen su kuzey-batıya doğru çok güçlü bir şekilde akıyor, her yanda bulut ve çiğ oluşturuyordu.


28. Bölüm

1. Çölde başka bir yere gittim ve dağ silsilesinin doğusuna yaklaştım.

2. Orada günlük ve mürüsafi kokulu ağaçlar gördüm. Başka ağaçlara benzemiyorlardı.

3. Yukarıda, yakında Doğu dağları görünüyordu.


29. Bölüm

1. Bunların ilerisine, doğuya doğru gittim ve başka bir yer gördüm. Suyla dolu bir vadi…

2. Orada çok güzel bir ağaç gördüm. Kokusu sakızağacının kokusu gibiydi.

3. Bu vadilerin kenarlarında kokulu tarçın gördüm. Buradan doğuya doğru ilerledim.


30. Bölüm

1. Sonra başka dağlar gördüm. Bunlar arasında ağaç bahçeleri vardı ve bu ağaçlardan Sarara ve Galbanum[37] denen bir nektar akıyordu. Bu dağların ötesinde, dünyanın uçlarının doğusunda başka bir dağ gördüm. Üzerinde sarısabır ağaçları vardı.

2. Bu ağaçlar bademe benzer sert meyvelerle doluydu. Ağaçların ürettiği bu meyvenin kokusu tüm kokulardan daha güzeldi.


31. Bölüm

1. Sonra dağların üzerinden kuzeye baktım ve hint sümbülü, kokulu ağaçlar, tarçın ve biberle kaplı yedi dağ gördüm.

2. Oradan tüm o dağların zirvelerine çıktım. Eritre denizinin üzerinden geçtim, uzaklaştım. Melek Zateel’in üzerinden geçtim. Ve Adalet Bahçesi’ne geldim. O ağaçların ötesinde, orada büyüyen çok sayıda güzel kokulu, büyük ve heybetli ağaç gördüm.

3. Ve meyvesi yenildiğinde büyük bir bilgelik veren bilgi ağacını gördüm.[38]

4. Boyu köknar ağacı kadar, yaprakları ise keçiboynuzu ağacınınkine benziyor. Meyvesi üzüm salkımı gibi ve çok güzel. Ağacın kokusu çok uzaklara kadar yayılıyor. Dedim ki: “Bu ağaç ne kadar güzel ve görünüşü ne kadar çekici!”

5. Yanımda olan yüce melek Rafael cevap verdi: “Bu bilgi ağacıdır. Kadim baban ve annen senden önce bu ağacın meyvesini yediler ve bilgeliği öğrendiler. Evet, gözleri açıldı, çıplak olduklarının farkına vardılar ve bu yüzden de bahçeden çıkarıldılar.”


32. Bölüm

1. Buradan dünyanın uçlarına gittim. Orada hepsi birbirinden farklı büyük yaratıklar gördüm. Ve görünüşleri, güzellikleri ve sesleri birbirinden farklı kuşlar gördüm.

2. O yaratıkların doğusunda dünyanın uçlarını gördüm.[39] Üzerinde gökler uzanıyordu ve göklerin kapıları açıktı. Gökteki yıldızların hareketlerini gördüm. Çıktıkları kapıları saydım ve tüm çıkışları yazdım. Yanımda olan melek Uriel bana gösterdi ve ben de sayılarını, adlarını, bağlantılarını, konumlarını, zamanlarını, aylarını not ettim.

3. Bana her şeyi gösterdi ve benim için yazdı.

4. Adlarını, yasalarını ve düzenlerini de yazdı.[40]


33. Bölüm

1. Buradan kuzeye, dünyanın uçlarına doğru gittim

2. ve tüm dünyanın uçlarında büyük ve muhteşem bir şey gördüm.

3. Orada göklerde açık olan üç kapı gördüm. Bunlardan kuzey rüzgârları geçiyordu. Bu rüzgârlar estiğinde soğuk, dolu, don, kar, çiğ ve yağmur oluyor.

4. Rüzgâr bu pencerelerin birinden iyilik için esiyor ama diğer iki kapıdan estiği zaman güçlü esiyor ve evet, dünyaya şiddet, sıkıntı getiriyor.


34. Bölüm

1. Oradan batıya, dünyanın uçlarına doğru gittim,

2. üç açık pencere gördüm. Doğuda gördüğüme benzer pencere ve geçitler vardı.


35. Bölüm

1. Sonra güneye, dünyanın uçlarına doğru gittim, orada üç açık gök kapısı gördüm. Buralardan çiğ, yağmur ve rüzgâr çıkıyordu.

2. Buradan doğuya, göklerin uçlarına gittim ve orada doğuya doğru açık üç gök kapısı gördüm. Üzerlerinde ise daha küçük kapılar vardı. Göğün yıldızları bu küçük kapıların her birinden geçip kendilerine gösterilen yolla batıya doğru gidiyordu.

3. Bunlara her bakışımda, tüm bu büyük ve muhteşem şeyleri yapan ve O’nu övmeleri ve sonsuza kadar kutsamaları için eserlerinin ve yaratışının ihtişamını meleklere ve insanların ruhlarına gösteren Yüce Tanrı’yı sürekli kutsadım.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder