Babil Atrahasis Tufan Destanı


Enki ağzını açtı

Ve yüce tanrılara dedi ki;

"Ayın yedisinde ve on beşinde,

Temizlenmek için yıkanmayı başlatıyorum,

Bir tanrı kurban edilsin,

Böylece tanrılar onda yıkanıp arınacak,

Onun eti ve kanıyla,

Nintu kilini karıştıracak,

Böylece tanrı insan karışacak,

Birlikte yoğrulacak,

Geri kalan zamanda büyük davulu duyacağız!

O tanrının etinde bir ruh vardır,

Onun işaretleri yaşayanlarda çıkacaktır,

Böylece bu ruhun varlığı unutulmayacaktır."

Tanrılar insanlığı yok etmeye karar verdiklerinde,

Enlil insanlar için şeytanca bir şey tasarladı,

( Okunamayan kırık satırlar..)

Atrahasis efendi Enki'ye dedi ki;

(Atrahasis, bilge demektir.)

"Bana rüyamın anlamını bildir!

Bildir bana onun ne olduğunu!"

Enki dedi:

"Sen odanda iken,

Seni gözlediğimi mi söylemek istiyorsun?

Sana söyleyeceklerime dikkat et!

Duvar dinle beni,

Kamış duvar sözümü dinle!

Evi bırak, bir gemi yap!

Mallarını koru, hayatını kurtar!

Yapacağın gemi...

(Okunamayan kırık satırlar..)

Onun tavanı deniz derinliği gibi olsun,

Öyle ki, güneş girmesin içine.

Takımları sağlam olsun!

Zift sağlam olmalı, onu güçlü yap!

Sonra senin üzerine sağanak yağdıracağım,

Kuşlardan rüzgar, balıklardan sel olacak."

Atrahasis bu emri aldı,

O yaşlıları kapıya topladı,

"Benim tanrım sizin tanrınızla uyuşamıyor,

Enki ve Enlil birbiriyle devamlı kavgalılar,

Beni ülkeden atıyorlar.

Enki'ye daima saygılı olduğumdan

Bunu o söyledi,

Enlil'in toprağına asla ayağımı basmayacağım.

Ben tanrım Enki ile yaşayacağım,

Bana o söyledi."

( Okunamayan kırık satırlar...)

Yaşlılar, marangozlar baltayı taşıdılar,

Kamış işçileri kamışları getirdiler,

Zengin adam zift getirdi,

Fakir adam gereklileri getirdi.

( Okunamayan kırık satırlar...)

Biri yer, biri içerken,

İçeri girip çıkıyor, bir türlü oturamıyor,

Kalbi kırık, içi yaralı,

Havanın görünüşü değişti,

Bulutlarda Adad gürlemeye başladı,

Tanrılar gürültüyü duydular,

Kapısını kapamak için zifti getirdi,

Bu arada kapısını sürgüledi,

Adad bulutlar arasından görüldü,

Korkunç rüzgar yükseldi,

Bağlı ipi çözdü...

( Okunamayan kırık satırlar...)

Tufan geldi,

Onun gücü insanların üstüne bir savaş gibi geldi,

Kimse kimseyi göremedi,

Bu felakette kimse kimseyi tanımadı,

Tufan bir boğa gibi saldırdı,

Rüzgar bir baykuşun uğuldaması gibi idi,

Koyu karanlık kapladı ortalığı,

Güneş yok olmuştu.

( Okunamayan kırık satırlar...)

Yüce hanım Nintu,

Üzüntü ile kıvranırken dudaklarını ısırıyordu,

Büyük tanrılar Anunaki'ler,

Aç ve susuz oturuyorlardı,

Tanrıça ağlayarak gördü onları,

Tanrıların ebesi bilgin Mami;

" Gün karanlık olarak büyüsün,

Gün karanlığa dönsün!

Tanrılar meclisinde,

Nasıl onlarla birlikte bu kırıma karar verdim?

Enlil o kadar güçlü müydü ki, beni buna zorladı?

Meydana getirdiklerime yardım edemedim,

Onlar sinekler gibi öldü.

Bana gelince: nasıl bu acının içine düştüm,

Sessiz kaldım?

Yaşamak için gerekliler bulunan bir ev gibi,

Göğe mi çıkayım?

Tanrı oğulları, emirleri tutanlar nereye gitti?

Baş karar veren Anu nereye gitti?

Akılsızca Tufan'ı getiren,

Halkı aşağılayan, halka felaket veren..."

( Okunamayan kırık satırlar...)

Nintu inleyerek;

"Yusufçuklar gibi denizi doldurdular,

Tekneler gibi köşelere girdiler,

Tekneler gibi suyun kıyılarını kapladılar,

Onları gördüm, ağladım.

Onlar için ağıt yaptım,

Hislerimi tutamayarak ağladım."

Nintu duygularını göstererek ağladı,

Tanrılar onunla birlikte ülke için ağladılar,

Koyunlar gibi dere yatağını doldurdular,

Susuzluktan dudakları kurumuştu,

Açlıktan kıvranıyorlardı,

7 gün 7 gece Tufan sürdü.

( Okunamayan kırık satırlar...)

Tanrılar kokuyu fark ettiler,

Kurbanın etrafına sinekler gibi üşüştüler,

Kurbanı yedikten sonra,

Nintu azarlamak için ayağa kalktı;

"Bu kararı veren Anu nerede?

Enlil kurban kokusunu duymadı mı?

Mantıksız olarak Tufan'ı getiren,

Halka bu kötü felaketi getiren,

Aydınlık yüzleri kedere döndüren?"

( Okunamayan kırık satırlar...)

" Boynumdaki mücevher gibi,

Onu her gün sonsuza kadar hatırlayayım!”

Kahraman Enlil gemiyi gördü,

İgigi tanrılarına kızgınlıkla bakarak;

" Bütün büyük Anuna tanrıları,

Bir yemin yapmıştı.

Bu felaketten bir adam nasıl kurtuldu?"

Anu konuşmaya başladı,

Kahraman Enlil'e dedi ki:

" Bunu Enki'den başka kim yapabilir?

Kararı o açıkladı."

Enki konuştu, büyük tanrılara dedi ki;

" Gerçekten onu sizin için yaptım,

Ben yaşamın korunmasından sorumluyum."

( Okunamayan kırık satırlar...)

Enlil konuştu;

"Gel! Çağırın doğum tanrıçası Nintu'yu,

Sizler toplantıda yok muydunuz?

Enki konuştu;

Ve doğum tanrıçası Nintu'ya dedi ki;

" Sen doğum tanrıçası, kaderleri veren,

Bütün insanlara ölümü sen getirdin!"

( Okunamayan kırık satırlar...)

" Bundan sonra halk arasında üç kadın olsun!

Halk arasında doğuran kadın, doğurmayan kadın olsun!

Halk arasında dişi cin olsun!

O doğuran kadının kucağında bebeğini kaçırsın!

Yüksek rahibe ve rahibeliği meydana getirsin!

Onlara yasak olsun ve çocuk doğumu bitsin!"

( Okunamayan kırık satırlar...)

" Nasıl bir Tufan yaptık.!

Fakat bir adam kurtuldu bu felaketten,

Sen danışmansın,

Senin emrinle kurtuldu insanlar,

İgigiler seni öven bu şarkıyı işitsin,

Senin büyüklüğünü birbirlerine anlatsınlar,

Tufan'ı bütün halka şarkı ile söyleyeceğim,

Dinleyin.!

Tanrılar insan gibiyken..

( Okunamayan kırık satırlar...)

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder