Avesta 2. Bölüm


1. Zarathuştra (Zerdüşt, peygamber) Ahura Mazda’ya (ölümsüz ruha) sordu;

Ey Ölümsüz Ruh, son derecede hayırlı ruh, maddi dünyanın yaratıcısı, sen kutsal biri!

Ben Zerdüşt’ten önce kiminle konuştun, ben Zerdüşt’e öğrettiğin Ahura (ruh) düzenini benden önce kime öğrettin, kimdir o ölümlü ey Ölümsüz Ruh?

2. Ahura Mazda (ölümsüz ruh) cevapladı;

Büyük koruyucu (çoban) dürüst Yima idi ey kutsal Peygamber! O,  ben Ahura Mazda’nın (ölümsüz ruhun) senden önce görüştüğüm ve Ahura’nın (ruhun) düzenini sen Peygamber’den önce öğrettiğim ilk ölümlüdür.

3. Ey Peygamber, Ben (ölümsüz ruh) Ahura Mazda onunla konuştum ve şunları söyledim; Sen Vivangat’ın oğlu dürüst Yima, benim düzenimi insanlara taşıyan ve anlatan ol!

Ve ey Peygamber, dürüst Yima beni cevapladı ve şöyle dedi;

Ben vaiz olarak doğmadım, ben senin düzeninin taşıyıcısı olarak eğitilmedim.

4. Ey Peygamber, o zaman Ben Ölümsüz Ruh kendisine şunları söyledim;

Madem sen benim düzenimin habercisi, vaizi olmak istemiyorsun, o zaman benim dünyamın gelişmesini sağla, benim dünyamın büyümesini sağla; üstlen benim dünyamın beslenmesini, yönetimini ve gözetimini.

5. Ve ey Peygamber, dürüst Yima beni cevapladı ve şöyle dedi;

Evet! Ben senin dünyanı geliştirmek isterim, ben sen dünyanı  büyütmek isterim. Evet! Ben senin dünyanı beslemek, yönetmek ve gözetlemek isterim. Ben kral iken, orada ne soğuk rüzgar, ne sıcak rüzgar, ne hastalık, ne de ölüm olmayacaktır.

6. …(bu satır kayıptır)

7. Sonra Ben Ölümsüz Ruh, ona iki tamamlayıcı şey getirdim; altın kakmalı bir yüzük ve altın kakmalı bir hançer. İşte şuraya bak, bu krallara yaraşır egemenliğin sahibi Yima’dır!

8. Böylece Yima’nın yönetiminde üç yüz kış geçti. Dünya sığırlar, diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle (cinlerle) doldu. Öyle oldu ki, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmamıştı.

9. Bunun üzerine Ben Yima’yı uyararak şöyle söyledim: Ey Vivangat’ın oğlu dürüst Yima, dünya sığır ve diğer hayvan sürüleri ile, insanlarla, köpeklerle, kuşlarla ve kızıl alevli ateşlerle (cinlerle) doldu.

10. Bunun üzerine Yima Güneş’in gün ortası yoluna saparak aydınlığa doğru gitmek üzere parlak göğe (akla, bilime) yöneldi. Ve daha sonra dünyaya altın yüzükle tazyik etti ve hançer ile delerek şöyle dedi;

Ey Spenta Armaiti (Ey kutsal tabiat ana); parçalarını iyilikle aç, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanları taşıyacak şekilde kendini uzaklara kadar ger (genişle).

11. Ve Yima dünya’nın eskisinin üçte biri nispetinde daha geniş hale gelmesine sebep oldu. Orada sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar, istedikleri sayıda ve arzuladıkları gibi yerleştiler.

12. Böylece Yima’nın yönetiminde altı yüz kış geçti. Dünya yeniden sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle (cinlerle) doldu, başka sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmadı.

13. Ve Ben dürüst Yima’yı uyararak şöyle dedim; Ey Vivangat’ın oğlu dürüst Yima, dünya sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle (cinlerle) doldu, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmadı.

14. Bunun üzerine Yima Güneş’in gün ortası yoluna saparak aydınlığa doğru gitmek üzere parlak göğe (akla, bilime) yöneldi. Ve daha sonra dünya’ya altın yüzükle tazyik etti ve hançeri ile delerek şöyle dedi;

Ey Spenta Armaiti (Ey kutsal tabiat ana); parçalarını iyilikle aç, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanları taşıyacak şekilde kendini uzaklara kadar ger (genişle).

15. Ve Yima dünya’nın eskisinden üçte biri nispetinde daha geniş hale gelmesine sebep oldu. Orada sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar, onun istediği sayıda ve onun arzulayıp istediği gibi yerleştiler.

16. Böylece Yima’nın yönetiminde altı yüz kış geçti. Dünya yeniden sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle (cinlerle) doldu, başka sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmadı.

17. Ve Ben dürüst Yima’yı uyararak şöyle dedim; Ey Vivangat’ın oğlu dürüst Yima, Dünya sığır ve diğer hayvan sürüleri, insanlar, köpekler, kuşlar ve kızıl alevli ateşlerle (cinlerle) doldu, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar için yer kalmadı.

18. Bunun üzerine Yima Güneş’in gün ortası yoluna saparak aydınlığa doğru gitmek üzere parlak göğe (akla, bilime) yöneldi. Ve daha sonra Dünya’ya altın yüzükle tazyik etti ve hançeri ile delerek şöyle dedi;

Ey Spenta Armaiti (Ey kutsal tabiat ana); parçalarını iyilikle aç, sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanları taşıyacak şekilde kendini uzaklara kadar ger (genişle).

19. Ve Yima Dünya’yı eskisinden üçte biri nispetinde daha geniş hale getirdi. Orada sığır ve diğer hayvan sürüleri ile insanlar, onun istediği sayıda ve onun arzulayıp istediği gibi yerleştiler.

20. (bu satır kayıptır)

21. Yaradan, Airyana Vaeco’da (aryenler ülkesinde, medeniler ülkesinde) yüksek bir üne sahip olan Ölümsüz Ruh Ahura Mazda, İyi Nehir Daitya’nın (hayat nehrinin) kıyısında göksel meleklerle birlikte bir toplantı çağrısında bulundu.

Airyana Vaeco’da (medeni insanlar ülkesinde) yüksek bir üne sahip olan iyi koruyucu, dürüst Yima, 
üstün değerdeki ölümlüleri hayat nehrinin kıyısında toplantıya çağırdı.

Airyana Vaeco’da (medeni insanlar ülkesinde) yüksek bir üne sahip olan Ölümsüz Ruh Ahura Mazda, hayat nehrinin kıyısındaki bu toplantıya göksel meleklerle (bilgelerle) birlikte geldi.

Medeni insanlar ülkesinde yüksek bir üne sahip olan iyi çoban, dürüst insan Yima, hayat nehrinin kıyısındaki bu toplantıya üstün değerdeki ölümlülerle birlikte geldi.

22. Ve Ölümsüz Ruh Ahura Mazda Yima’ya hitap ederek şöyle dedi;

Ey Vivangat’ın oğlu, dürüst Yima! Maddi dünyaya öldürücü kışlar (haksızlıklar, acılar, yokluklar) çökecek, bu kışlar son derecede kötü, bozuk soğuklar getirecek. Maddi dünyaya öldürücü kışlar çökecek, o kışlarla birlikte dağların en yüksek tepelerinde nehir derinliğinde kar oluşacak.

23. Ve hayvanların her üç türü de ölecek, şu kırda yaşayanlar, şu dağların tepelerinde yaşayanlar ve şu vadilerin içlerindeki ahırlarda barınanların tümü ölecek.

24. O kıştan önce şu tarlalar, sığırlar için otla dolacak. Şimdilik dereler taşıyor, karlar eriyor, bu ülke dünyada mutlu bir ülke gibi görünüyor. Ama olacak ki, susuz derede koyunların ayak izleri görünecek.


( Bu satırlar, Gılgamış Destanı, Tevrat ve Kuranda anlatılan 7 kıtlık yılı anlatımlarına çok benziyor. ) 
25. Bundan dolayı Sen, her kenarı bir koşu uzunluğunda olacak şekilde bir Vara (korunak) inşa et. Buraya koyunların ve öküzlerin, erkeklerin, köpeklerin, kuşların ve kızıl alevli ateşin tohumlarını yerleştir.

Bundan dolayı Sen, her kenarı bir koşu uzunluğunda olacak şekilde bir Vara (korunak) inşa et. Orası, insanlar için oturulacak bir yer olsun. Her kenarı bir koşu uzunluğundaki o korunakta, sürüler için ağıllar olsun.

26. Sen oraya; yatağında gün boyunca sürekli akacak olan suları yerleştireceksin, sen bu suların her zaman yeşil kalacak ve tükenmez gıdalarla dolu olan kıyılarına kuşları (imanlı insanları) yerleştireceksin. Sen orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden oluşan barınaklar inşa edeceksin.

27. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden erkek ve kadınların tohumlarını yerleştireceksin. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit sığırın tohumunu yerleştireceksin.

28. Sen oraya; yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden her çeşit ağacın tohumunu yerleştireceksin, Sen oraya her türlü yiyeceğin tohumlarından yerleştireceksin, ki bunlar gıda bakımından en dolu, koku bakımından en tatlı olacaklar. Oraya tüm bu tohumların her birinden ikişer tane olmak üzere, insanlar o korunakta oturdukları müddetçe tükenmeyecek kadar koyacaksın.

29. Orada hiç bir kamburlu (satın alınmaya müsait ) bulunmayacak, hiçbir güvercin göğüslü (korkak) da bulunmayacak. İktidarsızlık ve delilik olmayacak, yokluk, yalan, adilik, hasetlik olmayacak, çürük dişli ve cüzzamlı doğmayacak, kötü ruhun ölümlülerin vücuduna vurduğu damgalar olmayacak.


30. Bu inşa ettiğin yerin merkezinde dokuz sokak, orta yerinde altı sokak, kenarlarında  üç sokak düzenleyeceksin. Merkezdeki sokaklara bin, orta bölgedeki sokaklara altı yüz, kenardaki sokaklara ise üç yüz erkek ve kadının tohumunu yerleştireceksin. Sen o korunağı altın bir çemberle çevireceksin, ona bir kapı (akıl) yapacaksın ve içine kendiliğinden parlayan bir pencere (kalp) yapacaksın.


( Bu satırlar, Gılgamış Destanı, Tevrat ve Kuran'da anlatılan Nuh'un gemisi anlatımına çok benziyor. Tevrat'ın "güverte" sözcüğü bu çeviride "balkon" olarak algılanmış. Gılgamış Destanındaki 9 "ambar" 9 sokağa dönüşmüş. Kısacası, bu anlatım da gemiyle veya başka diğer bir fiziki yapıyla hiç ilgisi olmayan felsefi bir yapının kuruluşunu anlatıyor olabilir. )

31. Yima, içinden konuşmaya başladı; Ben Ahura Mazda’nın yapmamı emrettiği korunağı nasıl yapabileceğim? 

Ve Ölümsüz Ruh Yima’ya şöyle dedi; Ey Vivangat’ın oğlu dürüst Yima! Yeri topuk darbelerinle ez ve çömlekçilerin çömlek kili yoğurdukları gibi, sen de bu ezdiklerini ellerinle yoğur. 
(Kerpiç yap, insan yap.)

32. Ve Yima, Ölümsüz Ruhun istediği gibi yaptı, yeri topuklarının darbeleriyle ezdi, bu ezdiklerini çömlekçilerin çömlek kili yoğurdukları gibi elleriyle yoğurdu.

33. Ve Yima, her kenarı bir koşu uzunluğunda olan korunağı yaptı. Oraya koyunların ve öküzlerin, erkeklerin, köpeklerin, kuşların ve kızıl alevli ateşin tohumlarını yerleştirdi. O, her kenarı bir koşu uzunluğunda, insanlar için barınak ve hayvanlar için  ağıl olacak  bir korunak inşa etti.

34. O, oraya yatağında gün boyu sürekli akacak olan suları yerleştirdi. O, bu suların tükenmez gıdalarla dolu ve her zaman yeşil kalacak olan kıyılarına kuşları (imanlı insanları) yerleştirdi. O orada; balkonlu bir ev, bir avlu ve bir dehlizden ibaret olan barınaklar inşa etti.

35. O oraya, yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden olmak üzere erkeklerin ve kadınların tohumundan yerleştirdi, O oraya, yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden olmak üzere her çeşit sığırın tohumundan yerleştirdi.

36. O oraya, yeryüzündekilerin en irisinden, en iyisinden ve en üstününden olmak üzere her türlü ağacın tohumundan yerleştirdi. O oraya, gıda bakımından en üstün, koku bakımından en tatlı gıdaların tohumundan yerleştirdi.

37. Ve orada hiç bir kambur (satın alınmaya müsait) adam, hiç bir güvercin göğüslü (korkak) adam, hiç bir iktidarsız, hiç bir deli yoktu. Yokluk, yalan, adilik ve haset yoktu. Çürük dişli kimseler, cüzzamlılar doğmadı. Kötü ruhun insanların vücuduna vurduğu damgalar olmadı.

38. Bu yerin en geniş olan merkezi kesiminde dokuz, orta kesimde altı, kenar kesimde üç olmak üzere dokuz sokak düzenledi. Bu yerin en geniş kısmındaki merkezdeki sokaklara 1000, orta kesimdeki sokaklara 600, kenardaki sokaklara 300 erkek ve kadının tohumundan yerleştirdi. O bu korunağı altın bir çember ile çevreledi, bir kapı ve korunağın duvarının içine kendiliğinden parlayan bir pencere yerleştirdi.

39. Ey maddi dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Hangi şeyin ışığı aydınlatıyordu Yima’nın yaptığı korunağı?

40. Ölümsüz Ruh şöyle cevapladı; Bunlar yaratılmamış (güneş, ay) ve yaratılmış (çıra, meşale) olan ışıklardır. Orada yıldızlar, ay ve güneş’in yılda bir kez doğup battıkları görülür ve bir yıl sadece bir gün gibiymiş gibi görülür (hissedilir).

41. Her kırk yılda bir, bir çiftten biri erkek, biri dişi olmak üzere bir çift insan doğdu. Bu, her tür sığır için de böyle oldu ve Yima’nın yaptığı korunakta yaşayan adamlar en mutlu bir hayat yaşadılar.


( Söz edilen kırk yılın insanların olgunlaşma yaşı olduğunu düşünüyorum. )

42. Ey maddi dünyanın Yaratıcısı, Sen Kutsal Biri! Yima’nın yaptığı korunağa ölümsüzlük düzenini taşıyan kimdir?

43. Ey maddi dünyanın Yaratıcısı, Sen Kutsal Biri! Orada göklerin hükümdarı ve yerin hükümdarı kimdir?

Ölümsüz Ruh şöyle cevapladı; Tarımla uğraşan oğlun ve sen kendinsin ey Peygamber Zerdüşt!


( Özetlersek, Avesta'nın bu bölümde akıl ile imanı ve din ile bilimi birbirine bağlamaya çalıştığını söyleyebiliriz. )

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder